Öğrenci seferberliğinin üçüncü ayı: yeni sorunlar, yeni görevler

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan 19 Mart seferberliği üçüncü ayını doldurmak üzere. Seferberlik sona ermiş değil; CHP’nin Beyazıt Mitingi’ne binlerce öğrencinin kişinin katılması hâlâ kitlesel tepkinin sürdüğünü gösteriyor. Ancak bir geri çekilme döneminden geçtiğimiz gerçek. Bunun başında şüphesiz seferberlikteki politik önderlik sorunu yer alıyor. CHP’nin seferberliği sönümlendirerek kendi seçim kampanyasına dönüştürme politikası ve sosyalist solun seferberliğe yön verememesi bu süreçteki ana etkenler. Bu duruma nasıl yanıt verileceği, mücadeleci öğrencilerin önündeki en temel sorudur.

Seferberliğin başında, öğrenci hareketi çeşitli araçlar tanımladı. Genel olarak bu araçlar üç ana formda ortaya çıktı: boykot komiteleri, İstanbul Üniversiteler Koordinasyonu (İÜK) ve Öğrenci Temsilciliği Kurulları (ÖTK’lar). Türkiye’de akademik boykot deneyimi sınırlı olsa da, ODTÜ başta olmak üzere Boğaziçi Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi gibi birçok üniversitede boykot komiteleri aracılığıyla bir haftaya yayılan etkili boykotlar gerçekleşti. Ancak politik nedenlerin yanı sıra bayram tatili ve deprem nedeniyle eğitime ara verilmesi gibi dışsal etkenler, boykotları sürdürülemez kıldı ve komiteler işlevsizleşti.

Boykot komiteleriyle aynı dönemde ortaya çıkan İÜK, üniversiteler arasındaki mücadeleleri birleştirmeyi hedefliyordu. 40 binden fazla öğrencinin katıldığı Maçka Parkı-Şişli yürüyüşü gibi eylemlerle bu hedefe kısmen ulaşıldı. Ancak koordinasyon eksikliği ve boykot komitelerinin dağılması, üniversite hareketinin tekrar yerelleşmesine yol açtı ve İÜK’ün işlevi de sona erdi.

Seferberliğin ulusal düzeyde yavaşlaması, mücadeleyi tekil üniversitelerde sürdürecek yeni araçlara olan ihtiyacı doğurdu. Bu noktada ÖTK’lar, öğrenci hareketinin gündemine girdi. Pek çok okulda fiili ÖTK seçimleri yapıldı ve resmi olarak tanınmaları için mücadele başlatıldı. Şimdi cevaplanması gereken soru, bu geri çekilme sürecinde ÖTK’ların nasıl inşa edileceğidir.

Zırhlı Tren olarak bizler, ÖTK seçimleri talebinin öğrenci kitlelere günlük olarak eşlik ederek kazandırılabileceğini ve ÖTK’ların gündelik mücadeleler içinde etkin kılınarak meşruiyet kazanabileceğini düşünüyoruz. Bu nedenle yurt, yemekhane, toplumsal cinsiyet, öğrenci hakları gibi alanlarda komisyonlar kurulmalı ve bu alanlarda faaliyet yürüten öğrenciler ÖTK çatısı altında bir araya getirilmelidir. Boğaziçi Üniversitesi ÖTK’sı bu yöntemle kuruldu ve seferberlikte merkezi bir rol oynadı. Diğer üniversiteler için de bu model geçerlidir.

Seferberlik sona ermedi, sadece geri çekildi. Ancak yeni bir yükseliş dalgası her an başlayabilir. Bu olasılığa hazırlıklı olmak için geçmişte kullandığımız araçlarımızın eksiklerinden ders çıkarmalı, örgütsel sürekliliği sağlamalıyız. ÖTK’ların gündelik sorunlara odaklanması geçici ama stratejik bir görevdir. Gerçekten kazanmak istiyorsak ÖTK’larımızı inşa etmek zorundayız.

Yorumlar kapalıdır.