Suriye: Süveyda’daki hükümet ablukası derhal sonlanmalıdır!

İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal’in (İUB-DE) Süveyda’da süren hükümet ablukası ve insani krize ilişkin açıklaması.

Son sekiz ay içerisinde Süveyda vilayeti, Dürzi topluluğunun temsilcileriyle müzakerelerde başarısız olmasının ardından, doruk noktasına hükümet güçlerinin “güvenliği sağlamak” bahanesiyle bölgeye girmesiyle ulaştığı, kademeli bir tırmanışa sahne oldu. Ancak bu askeri müdahale, yalnızca belgelenmiş ihlallerin başlangıcıydı: evlerin yakılması, insan kaçırmalar, dini ve ulusal sembollere yönelik saldırılar… Tüm bunlar, birkaç ay önce Lazkiye ve Tartus bölgelerinde yaşananları hatırlatıyor. Orada da “güvenlik” söylemi, siyasi ve mezhepsel hesaplaşmaların örtüsü olarak kullanılmıştı.

Hiçbir koşulda bir milis grubunun, devletin tüm araçlarına sahip ve “egemenlik” adına ihlallerde bulunan bir hükümetle kıyaslanması kabul edilemez. Bugün Süveyda’da gerçekleşen isyan, ihlallere karşı halkın doğal bir tepkisidir. Süveyda halkı, Esad rejimine de karşı durmuş, Esad ordusunda zorunlu askerlik görevini reddetmiş ve ellerini Suriye halkının kanına bulaştırmamıştır.

Süveyda’nın dini liderlerinden Hikmet Hicri ve destekçilerinin kendi politik çıkarları olduğu, eski rejim kalıntılarıyla ilişkileriyle olduğu doğrudur. Bununla birlikte Dürzilerin tamamını Hicri’nin veya diğer dini liderlerin sadık destekçileri gibi resmetmek doğru ve adil değildir. Şara yönetimi yanlısı basının Süveyda halkını eski rejimin “artıkları” olarak sunması, tehlikeli ve otoriter bir dildir ve nihayetinde İsrail işgal projesine hizmet etmektedir. Nitekim İsrail, “Dürzileri koruma” bahanesiyle bu durumu istismar etmekte gecikmemiş, savaş uçaklarıyla Süveyda’daki Suriye ordu mevzilerini ve Şam’daki Genelkurmay karargâhını bombalamıştır. Böylece Filistin’e ve Ortadoğu halklarına karşı süregelen suçlarını ve yayılmacı projesini besleyen daha geniş bir çatışmanın kapısını aralamıştır.

Ordunun geri çekilmesiyle birlikte hükümet, bu kez Arap aşiretlerinden destek alarak Süveyda’yı yakın geçmişteki mezhep çatışmalarını hatırlatan küçük ölçekli bir iç savaş alanına dönüştürdü. Bugün, kırılgan bir ateşkes anlaşması yürürlüktedir. Ancak hükümetin bir aydır uyguladığı boğucu bir abluka devam etmektedir: Elektrik yok, su yok, ilaç yok, mazot yok, Bedeviler sürgün ediliyor. Bunlar, hükümetin iddia ettiği gibi “istikrar” göstergeleri değil; geçmişteki Madaya, Kefraya, Füa ve Doğu Guta kuşatmalarının, yeni yöntemler ve yeni isimlerle yeniden üretilmesidir. Bu askeri harekat sırasında en az 80 bin kişi evini terk etmek zorunda kaldı ve 30’dan fazla köy boşaltıldı, harap edildi.

Baskıya, mezhepçiliğe ve işgale karşı devrimci sosyalist duruşumuz doğrultusunda şu talepleri yükseltiyoruz:

Birincisi: Süveyda’daki kuşatma derhal ve koşulsuz olarak kaldırılmalı; gıda, ilaç ve insani yardım malzemelerinin bölgeye bağımsız kurumların denetiminde girişine izin verilmelidir.
İkincisi: Süveyda’da sivillere yönelik ihlallerde bulunan, ister emir veren ister uygulayan olsun, siyasi ve askeri düzeydeki tüm sorumlular yargılanmalıdır.
Üçüncüsü: Yaşananlarla ilgili Lazkiye ve Tartus bölgelerine olduğu gibi gerçeklerin örtbas edilmediği, bağımsız ve şeffaf bir soruşturma yürütülmelidir. Bu soruşturma, bağımsız hukukçulardan, sendikacılardan ve mağdurların temsilcilerinden oluşan ulusal bir komite tarafından gerçekleştirilmelidir.
Dördüncüsü: Arap aşiretleri, Bedeviler ile Süveyda halkı arasında, iki kesimin de haklarının karşılıklı olarak tanınması temelinde gerçek bir uzlaşma süreci başlatılmalıdır.

Son olarak, Süveyda’da yaşanan krizin asli sorumlusu mezhepçi politikaları sürdüren ve tüm toplumsal kesimlerin demokratik haklarının tanındığı bir süreci başlatmayı reddeden Şara hükümetidir. Ülkenin ulusal, etnik ve dinsel çeşitliliği tanımayan; ulusal ve dinsel azınlıkların ve aynı zamanda ulusal ölçekteki diğer siyasal partilerin politik süreçten sistematik olarak dışlayan hükümetin amacı otoriter iktidarını konsolide etmektir. Bu temel nedenlerin yanı sıra, Esad rejimi döneminde işlenen suçlara ilişkin şeffaf bir adalet sürecinin işlememesi; Mart ayında Alevi halkına dönük sivil katliamlara ilişkin etkin bir soruşturma ve cezalandırma sürecinin yürütülmemesi de Süveyda halkının Şara yönetimini reddetmesindeki diğer önemli unsurlardır.

Süveyda’da yaşanan son krizin bir kez daha şu acil görevleri gündeme getirmektedir: Tüm ulusal ve dini azınlıkların demokratik haklarının garanti altına alınmalıı; emekçi halkın öncelikleri temelinde bir acil ekonomik yeniden inşa programı gerçekleştirilmeli; tüm dış güçlerin (İsrail, Türkiye, ABD, Rusya) ülkedeki varlığı ve müdahalesi son bulmalıdır. Bu hedeflere ancak Suriye halkının birleşik ve kitlesel seferberliğiyle ulaşılabilir. Bu aynı zamanda, halkın tüm taleplerini tartışacak ve karara bağlayacak bir Kurucu Meclis için özgür seçimler mücadelesini de içermelidir. Suriye’deki tüm sol ve devrimci güçleri böylesi bir eylem programı etrafında birleşik bir mücadeleye, hükümetten ve burjuva siyasi kesimlerden bağımsız bir politik platform inşa etmeye davet ediyoruz.

İUB-DE olarak, Suriye emekçi halkının ve tüm toplumsal kesimlerinin demokratik ve toplumsal talepler için sürdürdüğü mücadelelerle uluslararası dayanışmanın kesintisiz bir şekilde sürdürülmesi çağrısında bulunuyoruz.

İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE)

12 Ağustos 2025

Yorumlar kapalıdır.