Yüksek enflasyon altında yeni bir eğitim-öğretim dönemi başlıyor
Türkiye dünyada yüksek enflasyon oranına sahip ülkelerden biri. Bir yandan veriler üzerinde çarpıtmalar yapılırken diğer yandan tüm yük emekçilerin üzerine yüklenerek enflasyon güya düşürülmeye çalışılıyor. Öğrenciler ve eğitim emekçileri için 2025-2026 eğitim-öğretim yılı büyük sorunlarla başlıyor.
Şimşek programı zenginlerin daha da zenginleşmesini sağlarken emekçilerin sırtındaki yükü artırıyor. Fiyatlar sürekli yükselirken emekçilerin maaşları o oranda artmıyor, sürekli eriyor. Bu durum, her ne kadar anayasada “eğitim parasız” ifadesi bulunsa da, eğitim alanında da benzer şekilde yaşanıyor. Servis ücretlerinden kantin fiyatlarına, bağış adı altında alınan okul aidatlarına ve daha pek çok şeye sürekli enflasyon ayarı çekiliyor. Anasınıfından üniversiteye kadar tüm eğitim kademelerinde fiyat dengesizlikleri yaşanırken özel okullarda durum daha da vahim. Hükümet çeşitli düzenlemeler yaptığını öne sürse de özel okullar farklı yöntemlerle eğitim ücretlerini fahiş seviyelere çıkarıyor.
Emekçiler enflasyonun yükünü sırtlanmak zorunda kalırken, onların çocukları olan öğrenciler için de zor bir eğitim ve öğretim yılı başlıyor. Geçtiğimiz dönem pek çok öğrencinin yeterince beslenemediği basında haber olmuştu. Muhtemelen bu haberler bu yıl artarak gündemde daha çok yer tutacaktır. Ödeneksizlikten temizlenemeyen, yardımcı hizmet personellerinin olmadığı okullar öğrencilerin sağlığı için de riskler oluşturacaktır.
Bir yandan enflasyon verileri çarpıtılırken diğer yandan tüm emekçilere, özellikle de kamu emekçilerine enflasyonun altında ücret artışları yapılıyor. Kamu işçilerinin toplu sözleşmesi büyük eleştiriler altında hükümet ve yandaş sendikalarca imzalandı. Aynı dönemde başlayan kamu emekçilerinin toplu görüşmeleri ise kamu işçilerinin sözleşmesinden daha kötü bir biçimde sonuçlandı. Kamu emekçilerini temsil eden yandaş sendika Memur-Sen 2026 için yüzde 88, 2027 için yüzde 46 oranlarında artış isterken Hakem Kurulu hükümetin teklifini onayladı. Buna göre 2026 yılı için yüzde 11+7, 2027 yılı için ise 5+4’lük bir artışa karar verdi. Kamu Hakem Kuruluna katılmayacağını belirten Memur-Sen ve Kamu-Sen, üyelerine sormadan bir gün sonra bu karardan vazgeçmiş ve bir bakıma bu utanç tablosunun müsebbibi olmuşlardır. Zamlar bu şekilde netleşirse nitelikli, kamusal eğitimin en önemli bileşeni olan eğitim emekçileri enflasyon altında ezilecek ve bundan tüm eğitim sistemi olumsuz etkilenecektir.
Yukarıda yazılan satırlar hemen hemen her yıl benzer içeriklerle tekrar ediliyor gibi gelebilir. Nitekim bu doğrudur da. Kapitalizmin egemen olduğu, kâr amacının eğitim hakkının önüne geçtiği bir ülkede her eğitim-öğretim yılı hem öğrenciler hem de emekçiler için aynı sorunlarla açılmaya devam edecek. Tüm ücretlerin yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması ve üç ayda bir gerçek enflasyon oranında otomatik olarak artırılması, grevli toplu sözleşmeli sendika hakkımızın tanınması için mücadele etmekten başka yol yok.
Yorumlar kapalıdır.