Okur mektubu: “Çaresizliğe mahkûm değiliz”
Küçük bir fabrikadaysanız örgütlenmek bir hayli zordur. Çalıştığım Demotek tekstil fabrikası da böyle yerlerden biri. Bu tip fabrikalarda işçiler aile olduklarına ikna edilir; sanki fabrika sahipleri onlardan daha zor bir durumdaymış gibi işçilerin omuzlarına sorumluluk yüklenir. Uzun süre manipüle edilerek işçilerin fabrikaya bağlı olmaları sağlanır. Bir yandan “Biz bir aileyiz,” bir yandan da “Her zaman yeriniz doldurulabilir” fikri empoze edilir. Sonuç olarak, durumlarından memnun olmasalar dahi eyleme geçmekten korkar hale gelmiş bir çalışan topluluğu oluşturulur. Kimsenin kimseye güveni kalmaz, herkeste mecburi bir kabullenme oluşur.
Ara ara bu durumu düzeltmeyi deneyen işçiler tabii ki olur fakat çoğu korkutularak, avutularak ya da ümitsizleştirilerek bastırılmaya çalışılır. İş arkadaşlarına sunduğun birleşip sendikaya üye olma teklifinin, “Bu insanlar burada yıllarını geçirmiş, kaybedebilecekleri şeylerin korkusu kazanacakları haklardan daha ağır basar” diyerek reddedildiği olur. İşte bu, zaman içinde işçilere zorla dayatılmış çaresizliktir. Fakat bu çaresizliğe mahkûm değiliz. Çaresizlikten de, ümitsizlikten de çıkışın yolu, işçilerin güçlerini birleştirip birlikte mücadele etmesinden geçiyor.
Manisa’dan bir tekstil işçisi
Yorumlar kapalıdır.