Şimdi dini bütün kapitalizm zamanı…

Abartmak dikkat çekmenin en etkili yollarından biridir. Kullanım alanı da çok geniştir. Her zaman mı böyleydi? Belki evet, belki hayır! Kesin olan günümüzde yaygın olarak böyle olduğu…

Pekiyi, nedir abartmak? Kısaca gerçekte öyle olmayan birşeyi öyleymiş gibi göstermek diyebiliriz. Bir nevi göz boyamak, kandırmak…

Pekiyi, kim, neden abartır? Potansiyel olarak herkes; söz konusu şey neyse onu daha değerli kılmak için…

Bu noktada kapitalizmin tarihi abartmanın tarihidir desek, abartmış mı oluruz? Belki; ama traji-komik şekilde bu durum bizi haklı da yapar, öyle değil mi?

Şu tespiti yapalım; olduğundan daha güzel, daha yakışıklı, daha iyi, daha zengin, daha uzun, daha güçlü, daha zeki, daha bilgili, daha deneyimli ve benzeri türlü şekillerde görünme kaygısıyla kışkırtılan insanlarla dolu bir toplum içindeyiz. Tatmin ve tüketimde sınır yok. Herkes kendi çapında ama sürekli bir rekabet içinde boğuşmak için çılgınca teşvik edilmekte… Çarkın delice dönmesini sağlayan da bu…

Yine de, “iyi de bunda ne zarar var” diyenler olabilir. Zarar şurada:

Birincisi; öyle görünmekle gerçekten öyle olmak arasında siyahla beyaz arasındaki kadar fark var. Emek vererek birşey elde etmekle, mış gibi yaparak öyle görünmek aynı şey değildir.

İkincisi; kışkırtılmış ve mış gibi yaparak ulaşabileceğiniz söylenmiş şeyler bir aldatmacadan ibaret. Bu, ne kadar içerseniz için susamışlığınızın dinmediği bir karabasandır!

Üçüncüsü; kışkırtılmış ihtiyaçlar için rekabet ettiğiniz kişiler eninde sonunda kardeşiniz, arkadaşınız, toplumu paylaştığınız insanlardır… Dayanışma ve paylaşma yerine bencillik ve rekabetin sonucu toplumsal çözülme ve çürümedir…

Kapitalist abartı dünyası ise bize şu mesajı veriyor: Kendin olmak aslında bir hiç olmaktır… İşte bu sese kulak verince neye sahip olursanız olun eksiklik duygunuz bir türlü tamamlanmıyor… Hangi özelliklere sahip olursanız olun yetersizlik duygunuzu bir türlü aşamıyorsunuz…

Kapitalizm her fırsatta, her yol ve araçla kulaklarımıza fısıldıyor! Her koyun kendi bacağından asılır… Önce kendini kurtar… Paylaşmak aptallıktır… Kendin olmakla yetinmek hiçbir şey olmaktır…

Mavi boncuğu çok bu sistemin bir umutsuzluk enkazına dönüştüğünü de tabii ki not edelim.

Şimdilerde Türkiye’de sesleri yüksekçe çıkan bu enkaz yığını sistemin ikbal sahipleri ise şöyle diyorlar: Ama bizim kapitalizmimiz farklı!

Farklı olan nedir?

Tüm krizlerin teğet geçtiği bir kapitalizm dersek sanırız toplu bir cevap vermiş oluruz…

Unutmayalım, Türk usulü dikensiz bir kapitalizm hikâyesi bu…

Olanaksız mı? Söz konusu dini bütün bir kapitalizm ise neden olmasın! Abartı mı dediniz?

Yorumlar kapalıdır.