Türk tipi adalet sistemi Viyana kapılarında!

Küresel krizin odak noktası Avrupa’da burjuvazi bulduğu her şeyden kesintiye gidiyor. Öyle ki Avrupa burjuvazisi için maaşlar ve sosyal haklar dışında kısılması gereken bir musluk daha var: Demokrasi!

Yaşlı Avrupa burjuvazisi artık demokrasinin maliyetini karşılayabilir durumda değil. Kıta genelinde burjuva demokrasisinden Bonapartizm’e doğru bir evriliş söz konusu.Son dönemde AB baskısı ile demokrasi kesintileri yaşayan İtalya ve Yunanistan gibi keskin örnekler dışında, çeşitli ülkelerin parlamentolarındaki değişim ile de Avrupa patronlarının demokrasi kaçkınlıklarını gözlemlemek mümkün.

Avrupa kıtasının göbeğindeki Avusturya’da 2008 yılında gerçekleşen son seçimlerde her ne kadar iktidara Sosyal Demokrat Parti gelmiş olsa da, aslında iki ana sosyal demokrat partinin bir önceki yıla göre oyları %33.66 oranında azalırken, ırkçı söylemleri ile meşhur üç partinin toplam oyları %26.88 oranında artmıştı. Parlamentonun bileşimindeki bu değişiklik kendisini yalnızca rakamlar üzerinde hissettirmedi. Avusturya parlamentosu içerisinde, göçmen işçilere yönelik saldırılar ve ırkçı söylemler artarken, Avrupa burjuvazisine karşı mücadele veren ve göçmen işçiler içerisinde çalışmalar sürdüren tüm işçi örgütlerine de fiili ve hukuki saldırılar paralel olarak başlamış oldu.

Bu saldırıların son hedefi, dostumuz ve RKOB (Kurtuluş için Devrimci Komünist Birlik) militanı yoldaş Johannes Wiener oldu.

20 yaşındaki genç yoldaşımız Filistin’e yapılan saldırıyı kınayan bir gösteri sırasında, Filistin halkını cesurca savunan ve Avusturya’nın Siyonizm’le olan işbirlikçiliğini ifade eden bir konuşma yapmıştı. Sırf bu konuşmasından ötürü de şu anda Anayasayı Koruma ve Anti-Terörizm Federal Bürosu tarafından “isyana teşvik” suçlaması ile iki yıl hapis cezasına çarptırılmak üzere suçlanıyor.

Johannes Wiener davası Avrupa’da geri çekilen demokratik haklara dair ciddi bir örnek oluşturmakta. Öyle ki, Weiner’in; “Selâmün aleyküm, merhaba, guten tag!” diye başladığı konuşma hiçbir şekilde şiddet, ayrımcılık, yahut saldırı içermiyor. Yoldaş Weiner bugün tıpkı Türkiye’deki yüzlerce kardeşi gibi, yalnızca fikirlerinden ötürü suçlanıyor!

Bu noktada başbakan Erdoğan’a katılmamak elde değil. Artık yalnızca insanlığımız ve misafirperverliğimizle değil, aynı zamanda yüzde yüz Türk imalatı anti-demokrasimiz ile de Avrupa’ya örnek oluyoruz! İtalya’ya atanan Kemal Dervişler ve Yunanistan’a örnek olan Turgut Özal-tipi kemer sıkma programlarının yanında şimdi de Türk adalet ve yargı sistemi Viyana kapılarına dayanmış durumda.

Biz bir damla demokrasi için mücadele etmenin ne demek olduğunu biliyoruz.

Süresiz-sayısız-mesnetsiz yargılamaların, açlık ve yoksulluğumuzla eşgüdümlü yürüdüğünü görüyoruz. Şimdi Avrupa’da yaşanan demokrasiden kaçış-Bonapartistleşme süreci ise, bizlerin daha da geriye gidebileceğini gösteriyor. Çünkü tüm dünya demokrasinin maliyetinden kaçarken, Türkiye’nin demokratikleşmesi hiç de akla yakın gelmiyor.

Bizler iki şeyin farkındayız. Burjuvazinin demokrasisi pahalıdır ancak işçi demokrasisi hem ucuzdur hem de burjuva demokrasisinden de ileridedir. Bu yüzden işçi demokrasisine acil olarak ihtiyaç duyuyoruz. Ancak bunun öncesinde felaketimizin daha da derinleşmemesi için yoldaş Johannes Wiener’in yanında olduğumuzu bildiriyoruz.

Yoldaş Johannes Wiener’e yönelen tüm suçlamalar kaldırılmalı ve Filistin için yapılan dayanışma gösterilerinin kriminalize edilmesine derhal son verilmelidir!

Yorumlar kapalıdır.