Honduras: Darbeciler ezilene dek, seferberliğe devam!

Geçtiğimiz ay Honduras’ta gerçekleştirilen askeri darbe, emperyalizm açısından askeri darbelerin gündemden kaldırıldığına dair yaygınlaşmaya başlayan kavrayışın ne denli geçersiz olduğunu ortaya koyuyor.

Bir dizi sosyal reformu hayata geçirmek ve bu amaçla görev süresini uzatmak üzere halk oylamasına giden Honduras devlet başkanı Manuel Zelaya’nın oylamadan bir önceki gece görevden uzaklaştırılmasına yol açan askeri darbe, Honduras’ın yanı sıra Tüm Latin Amerika’daki dengeleri de değiştireceğe benziyor.

Geride kalan bir ay boyunca, en az 5 kişinin ölümüne ve 2000 civarında tutuklamaya yol açan darbeciler henüz darbe karşıtı işçi gençlik seferberliğini alt etmeyi başarmış değil. Ülkedeki tüm muhalif kesimler ve kurumlar ise muazzam bir baskıyla susturulmaya çalışılıyor.

Yaşanan gelişmeler karşısında, emperyalizmin oynadığı belirleyici rolü göz ardı etmek mümkün değil. Zira gerçekleştirilen askeri darbenin sivil ve askeri unsurlarının tümü, gerek 80’li yıllarda Honduras’ta devrimcilere karşı yürütülen kirli savaş boyunca ve gerekse ülkede hayata geçirilen neo-liberal dönem süresince bizzat ABD emperyalizmi tarafından eğitilmiş kadrolar. Zelaya’nın Latin Amerika’daki halk cephelerinin popülist çizgisinin etkisinde kalarak halkçı bir çizgiye kaymasıyla beraber, ülkedeki ABD büyük elçisinin hoşnutsuzluğunu belirtir demeçler vermeye başladığı biliniyor. Ne var ki, ABD’nin bütün bu dönem boyunca temel stratejisi Zelaya’nın bir sonraki seçim dönemine dek politik açıdan tükenişine ve yalnız bırakılmakla tehdit edilmesine endeksliydi. Honduras Genel Kurmayı’nın ve ülkedeki emperyalizm yanlısı aşırı sağ güçlerin emperyalizmin doğrudan desteğine güvenerek harekete geçmesi ve Zelaya’yı ülke dışına çıkartacak kadar seri ve özgüvenli davranması, Obama hükümetini 80’li yıllarda olduğu gibi doğrudan darbecileri desteklemekten alıkoydu. Böylelikle ortaya çelişkili bir görüntü çıktı; zira darbeciler Honduras burjuvazisinin tüm sektörlerinin desteğini elde etmiş olmalarına karşın darbenin ardından uluslararası ölçekte tam bir yalnızlığa itildiler.

Arabuluculuk girişimleri bir tuzak

Darbenin yol açtığı bu durum karşısında ABD emperyalizmi süratle güven artırıcı eski bir numarayı devreye soktu: Arabuluculuk!

Zelaya’nın görevden uzaklaştırılmasına karşın Honduras emekçilerinin ve gençliğinin darbecilere karşı sürekli seferberlik ve genel grev silahına başvurması, Venezüella’da Chavez’e karşı gerçekleştirilen başarısız darbe girişiminin acı hatıraları, emperyalizmin kıta düzeyindeki başlıca müttefiklerinden Kostarika devlet başkanı Oscar Arias Sanches’in devreye girerek tarafları uzlaştırıcı rolünü üstlenmesini beraberinde getirdi.

Arias Planı’nın başlıca hedefi, öncelikle halk oylaması girişimlerinden vazgeçmesi ve darbeciler ile onlara payanda olan Yüksek Mahkeme, Ulusal Meclis Üst Komisyonu gibi işbirlikçi kurumların cezasız bırakması karşılığında Zelaya’nın göreve iade edilmesinin koşullarını hazırlamak… Bu, darbecilerin başından beri savuna geldiği ülkede en ufak bir emekçi yanlısı reformun bile gerçekleştirilmemesi yönündeki şartın onaylanması anlamına geliyor.

Bir yandan darbecilerin pozisyonlarını güvence altına alamadığı, diğer yandan ise darbeye karşı mücadeleyi sürdüren emekçi yığınların henüz darbecilere geri adım attıramadığı bu koşullar altında, Kostarika’nın arabuluculuğuyla 7 maddelik “Arias Planı” görüşmelerinin ikinci ayağı gerçekleştirildi. İlginç olan ulusal ve uluslararası planda darbecilere karşı mücadeleyi koordine eden “darbe karşıtı ulusal cephe’nin” ısrarla reddedilmesi gerektiği yönündeki çağrılarına kulak tıkayan Zelaya’nın bu yedi maddeyi kabul ettiğini açıklaması.

Zelaya’nın bu tutumu, darbecileri cezasız bırakarak, darbeye neden olan koşullar karşısında boyun eğmekten, olağanüstü baskı koşullarında mücadeleyi sürdüren Honduras emekçi yığınlarını emperyalizmin insafına terk etmekten başka bir anlama gelmiyor. Zelaya’nın bu teslimiyetçi tavrına karşın, şimdilik görüşmeler darbe destekçisi sivil unsurların akıbeti tartışmalarında kilitlenmiş görünüyor.

Honduras’ta son bir ay içinde yaşananlar, emperyalizmin bundan böyle sopayı bırakarak yalnızca havuç siyaseti izleyeceğini hayal edenler açısından büyük bir düş kırıklığına yol açtı.

Mevcut kilitlenmeyi aşabilecek yegâne güç, şu ana dek berrak bir biçimde Zelaya’dan bağımsızlığını koruyan ve “Arias Planı’nın” emperyalizm yanlısı yüzünü teşhir eden darbe karşıtı ulusal cephe ve sokaklara dökülen emekçi yığınlar. Onların mücadelesi, katil darbecilerin acımasızca ezildiği, emperyalizmden kopmuş, çalışan yığınların yönettiği bağımsız ve özgür bir Honduras’ın kaderini belirleyecek…

Yazan: Murat Yakın (29 Temmuz 2009)

Yorumlar kapalıdır.