İsrail’in derinleşen krizi: seçimler ve yeni koalisyon hükümeti

İsrail’de 23 Mart’ta gerçekleşen seçimler ertesinde sekiz partiden oluşan Değişim koalisyonu, 13 Haziran’da İsrail parlamentosunda 59’a karşı 60 oyla kıl payı güven oyu alarak hükümete geldi ve Benjamin Netanyahu’nun 12 yıllık aşırı ırkçı, gerici ve sağcı söylemlere, Filistin halkına karşı yürütülen sistematik etnik temizlik girişimlerine ve kemer sıkma politikalarına dayanan iktidarını sona erdirdi. Peki Netanyahu nasıl oldu da iktidardaki kontrolünü kaybetti? Ve Değişim koalisyonu gerçekten bir değişim getirebilir mi?

Aslında Netanyahu’nun partisi Likud oyların yüzde 24,19’unu alarak parlamentoda 30 koltukla en çok koltuğu kazandı. En yakın rakibiyle bile arasında yüzde 10 gibi yüksek bir fark olmasına rağmen, 120 koltukluk parlamentoda hükümet kurabilmek için salt çoğunluğu elde edemediğinden bu bir zafer olamadı. Geçmişte iktidarını sürdürmek adına ortaklarını satmaktan çekinmemiş olan Netanyahu’nun koalisyon oluşturma çabalarına hiçbir parti yanaşmadı.

Netanyahu yıllar içinde İsrail siyasetinde o kadar merkezi bir konuma yerleşmişti ki, isminin karıştığı yolsuzluk skandalları ve bir numaralı destekçisi Trump’ın ABD başkanlığını kaybetmesiyle iktidarının derinleşen krizi, Siyonist İsrail devletinin kriziyle iç içe geçmiş durumda. Bunun en büyük göstergesi ülkenin son iki yıl içerisinde dört kez sandığa gitmesiydi. Netanyahu koltuğu kaptırmamak kaygısıyla bu krizi zaten var olan şiddet ortamını yükselterek aşmaya çalıştı ve mayıs ayında Gazze’yi vahşice bombaladı. Ancak taktiği, Filistin halkının kararlı direnişi karşısında geri tepti.

Sekiz başlı Değişim koalisyonu da bu koşullarda ve tam da bu krizin açık bir tezahürü olarak ortaya çıktı. İstikrar arayışındaki İsrail burjuvazisi ve partilerinin önemli bir bölümü, tek amacı ve ortak noktası sorunlu Başbakan Netanyahu’dan kurtulmak olan bir koalisyon kurdu. İçinde aşırı sağcı partilerden Siyonist sol, sosyal demokrat ve liberal partilere ve Arap-İslamcı parti Raam’a kadar benzeri görülmemiş ideolojik bir çeşitlilik barındıran bu koalisyon ise tam da bu nedenle oldukça kırılgan ve Siyonizmin Filistin halkının direnişi karşısındaki krizini daha da derinleştirecek.

Koalisyon anlaşması gereğince Eylül 2023’e kadar görev yapacak yeni başbakan aşırı sağcı Naftali Bennett’in hükümetinin ilk icraatı olarak Gazze’yi tekrar bombalaması, Değişim koalisyonun Siyonist, işgalci ve ırkçı İsrail devletini aslında ne kadar değiştirmeyeceğini ve gerçek çözümün ırkçı olmayan, demokratik ve laik tek bir Filistin devletinin inşası yolunda Filistin emekçi halkının mücadelesini desteklemek olduğunu gözler önüne seriyor.

Yorumlar kapalıdır.