Kanala da imara da hayır!

Çılgın Proje’nin mevzusu uzun olsa da gelişmeler hafızalarda taze. Mesele başlarda ismiyle, fikriyle, müjdelenme biçimiyle bize şaka gibi geliyordu ama İstanbul’u baştan sonra şantiyeye çevirmenin, güzelim Kuzey Ormanları’nı imara açmanın bir avuç insana kazandırabileceği paranın şakası yok. 26 Haziran günü için ilan edilen temel atma töreni başta İstanbul’a ve bugün müsilajla can çekişen Marmara’ya verilen yeni bir kötü haber.

Projenin öncüsü Erdoğan’ın “inadına yapacağız” sözünü ve 2019 yılı Aralık ayında Muş’taki bir otobüs terminali açılışında “Birileri çatlasa da patlasa da (…) Kanal İstanbul’u yapacağız” diyerek el yükselten Soylu’yu anmadan geçmeyelim. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da müsilajın Kanal İstanbul sayesinde çözülebileceğini söyleyerek akıl almaz argümanlarda yeni bir perde açtı. Bu bilimle ve akılla o kadar uyumsuz bir argümandı ki, sırf AKP’den bir milletvekilliği koparmak umuduyla kanala yönelik karşı açıklama yapmayan kimi üniversite profesörleri bile durumdan görev çıkarıp bakanın arkasında duramadılar.

Kanalın İstanbul’un kısıtlı su kaynaklarını yok edici etkisi, Marmara ve Karadeniz’e, trafiğe olumsuz etkilerinin yanı sıra hayat pahalılığına olan etkileri de saymakla bitmez. Bu konuyu daha önce de incelediğimiz için kanalı savunanların tek bir argümanının dahi doğru olmadığını vurgulayıp, yaratacağı yıkımın telafisi olmayan boyutta olacağını tekrarlamakla yetineceğim.

Kanal, insanlar için bir ihtiyaç değil, hatta tam tersi. Ancak bir avuç zengin için Kanal büyük bir fırsat ve kanaldaki ısrar aslında tamamen buna dayanıyor. Aklınıza gemi geçiş ücretleri gelmesin, çünkü buna dair ciddi bir beklenti yok. Beklenen gelir, kanalın kendisi ve işletmesi ile ilişkili değil. Boğaz dururken kimsenin geçiş ücretli bir kanaldan hem de Boğaz trafiğinin bile (Rus doğalgaz ve petrolünün gemilerle değil de boru hatları ile taşınmasından ötürü) azaldığı bir dönemde geçmeyeceğini kolaylıkla tahmin edebiliriz. Öyle ise yapılmak istenen ne?

Erdoğan’ın temelini atıyoruz dediği şey Kanal İstanbul’un değil, İstanbul’un kuzeyini deşen Kuzey Marmara Otoyolu’nun öncesinde de planları içerisinde yer alan bir köprüsünün temeli. Köprü, Sazlıdere Barajı’nın üzerinden geçecek. Şimdilik kuş uçmaz kervan geçmez bir güzergâhı olan bu köprünün Kanal İstanbul yapıldığında da kullanılacağı iddia ediliyor. Ancak anlaşılacağı üzere garip olan şu ki, atılan temel kanalın değil, Kuzey Marmara Otoyolu üzerindeki bir köprünün temeli. Peki temel, hükümet için niçin çok önemli? Çünkü Kuzey Marmara Otoyolu, 3. Havalimanı ve 3. Köprü ile beraber İstanbul’un akciğeri Kuzey Ormanları’nı imara açma projelerinin bir parçası. Kanal İstanbul ise su yolu olsun olmasın İstanbul’un kuzeyini imara açma projesinin mütemmim cüzü.

Çıkarmamız gereken sonuç şu: Evet, kanal berbat bir proje ve mutlaka durdurulmalı. Ama bu kötü projenin, hayata geçmese bile yanında çağırdığı başka kardeşleri var. Sadece kanala değil, İstanbul’a yeni bir şehir kurmak isteyen diğer projelere de aynı şekilde karşı çıkmalı, emekçiler olarak patronların yapamadığını yapıp yaşamın yanında yer almalıyız.

Yorumlar kapalıdır.