Tarihte bu ay | 8 Mart 2017 Uluslararası Kadın Grevi
Tarih boyunca dünyanın dört bir yanında toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadeleler yürütüldü. 1909 yılında New York’ta gerçekleşen ve “20.000’in Ayaklanması” olarak bilinen grevde kötü şartlar altında çalışan fabrika işçisi göçmen kadınlar eşit işe eşit ücret ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için mücadele yürütmüş, devam eden yıllarda kadın işçiler çalışma koşullarında kazanım elde etmeye başlamıştı. 1910 İngiltere Kadınlar Günü Grevi’nde kadınlar işgücüne katılım hakkı, oy verme hakkı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi taleplerin ön planda olduğu bir grev yaparak seslerini yükseltti. 1918 yılında İngiltere’de kadınların oy kullanma hakkını elde etmeleri, bu grevin başarısı olarak gösterilmekte.
1975 İzlanda Kadın Grevi’nde ise kadınlar bir günlüğüne işlerinden, ev işlerinden ve çocuk bakımından çekilerek toplumdaki rollerini gözler önüne sermişti. Grevin ardından İzlanda hükümetinin kadınlar lehine reformlar yapması sağlandı. 2016 yılında Polonya Kadın Grevi ile kadınlar “Siyah Protesto” adını verdikleri grevde hükümetin kürtaj hakkını kısıtlamaya yönelik girişimlerine karşı mücadele yürüttü.
Yıllardır süregelen kadın mücadelesinin uluslararası anlamda en geniş örgütlülüğe ulaştığı 8 Mart 2017 tarihli kadın grevi ise, Polonyalı ve Arjantinli feministlerin çağrısı ile pek çok ülkede karşılık bulmuştu. Feminist hareketin uluslararası alanda en görünür olduğu ve en geniş kitleye ulaştığı bu grevde kadınlar işyerinde eşit ücret, iş güvenliği, sağlık hizmetlerine eşit erişim, şiddetle ilgili yasaların güçlendirilmesi, cezasızlık politikalarına son verilmesi ve kürtaj hakkı başta olmak üzere taleplerini haykırdılar. Aynı zamanda bu grevi, iş bırakmanın yanı sıra hayatın her alanını içeren bir grev olarak kurguladılar. Sorunu tanımlama biçimi, dile getirdiği talepler ve yöntemleri açısından bu aynı zamanda feminist bir grevdi. “Uluslararası Kadın Grevi” olarak anılan bu grev, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı küresel bir farkındalık yarattı ve kadınların talepleri küresel bir gündem haline geldi. En önemli özelliği ise 50’yi aşkın ülkede farklı coğrafyalardan kadınlar ile ortak mücadele yürütülmüş olmasıydı.
DİSK’ten 7 Mart 2025 için kadın grevi çağrısı!
Türkiye’deki cezasızlık politikaları, şüpheli kadın ölümleri, denetimsiz ve güvencesiz çalışma, düşük ücretler, ekonomik kriz ve “aile yılı” vurgusuyla birlikte kadına yönelik patriyarkal basıncın arttığını söylemek mümkün. DİSK Kadın Komisyonu, 7 Mart 2025 için bir kadın grevi çağrısında bulundu. Kadının hem çalışma hayatında hem de ev içinde maruz kaldığı eşitsizliğe, baskıya, güvencesizliğe, şiddete karşı kadınları işyerinde ve evlerinde işlerini bırakarak hayatı durdurmaya davet etti. Bu çağrı, çağrının yöntemi ve hazırlığına dair eleştirilerimizi saklı tutmak kaydıyla, talepleri ve kadın grevini bir araç olarak öne çıkarması sebebiyle Türkiye’deki mevcut kadın mücadelesi ve sendikal mücadele açısından sembolik bir anlam taşımakta.
Yorumlar kapalıdır.