28 Eylül Kürtaj Hakkı İçin Küresel Eylem Günü: Haklarımızın garantisi, sokaklarda verdiğimiz mücadeledir
Kürtajın yasallaştırılması dünyanın dört bir yanındaki kadınların daimi mücadelesidir. Kürtajın suç olmaktan çıkarılması ve yasallaştırılması konusunda seferberlikler sayesinde ilerleme kaydettik. Arjantin’de 2020 yılında kürtaj yasallaştı, Meksika’da 2023 yılında kürtaj yasağı tüm federal bölge için anayasaya aykırı ilan edildi. Şubat 2022’de Kolombiya’da kürtaj suç olmaktan çıkarıldı.
Ancak Nikaragua, El Salvador, Dominik Cumhuriyeti, Haiti, Malta, Andorra, Polonya, Fas, Venezuela gibi ülkelerde kürtaj hâlâ suç teşkil ediyor. Türkiye gibi bazı ülkelerde ise kürtaj yasal olsa da kadınlar pratik engellerle karşılaşmakta. Güvenli olmayan ve gizli kürtajların kurbanı olmaya devam eden üreme çağındaki 700 milyon kadından bahsediyoruz.
Bu duruma, ABD’de pek çok kadının kürtaj yaptırmak için başvurduğu “Roe v. Wade” kararının iptalini de eklemeliyiz. Şu anda eyaletlerin yarısında, kürtaj yaptırmakla suçlanan kadınlara ve onlarla işbirliği yapanlara hapis cezası verilmesinden uygulamayı olanaksız kılan kısıtlamalara kadar uzanan gerici yasalar bulunmakta. Bu tartışma, başkan adayı Donald Trump’ın kürtajın tamamen yasaklanması yönünde propaganda yaptığı seçim kampanyasının da bir parçası.
28 Eylül’ün kökeni ve kürtaj hakkı için mücadele
1990 yılında Arjantin’in San Bernardo kentinde düzenlenen 5. Latin Amerika ve Karayipler Feminist Toplantısı’nda (Eflac), Latin Amerika ve Karayipler’de kürtajın suç olmaktan çıkarılması için eylemlerde bir araya gelmek üzere 28 Eylül’ün seçildiği bir bildiriyi onaylandı. Bu tarih, Brezilyalı katılımcılar tarafından önerilmişti.
1990 yılındaki bu deklarasyondan bu yana pek çok değişiklik oldu. Örneğin, Latin Amerika ve Karayip ülkelerinin çoğunda kürtajın suç olmaktan çıkarılması ve yasallaştırılması (tamamen ya da koşullara bağlı olarak) sağlandı. Ancak seferberlikle elde ettiğimiz kazanımlara güvenmek bir yana, tetikte olmalı ve kazanımlarımızı sağcı hükümetlerin, burjuva ve patriyarkal adalet sisteminin ve haklarımızı elimizden almaya çalışan kilise ve dini kurumların saldırılarına karşı savunmalıyız.
Kadınların ve lgbti+ların haklarına düşman olan hükümetlerle yüzleşelim
Kürtaj hakkının elimizden alınması, dünyada aşırı sağın kadınlara yönelik başlıca saldırılarından biri. Trump yönetimi altında kürtaja kısıtlamalar getirilmiş ve 14 eyalette bu prosedür her durumda ya da birkaç istisna dışında yasaklanmıştı.
Geçtiğimiz günlerde Buenos Aires’te küresel aşırı sağın bazı liderlerini bir araya getiren birçok etkinlikten biri olan Madrid 2024 Forumu düzenlendi. Etkinlikte Vox’un başkanı Santiago Abascal, Şili Cumhuriyetçi Parti’sinin kurucusu Pinochet yanlısı José Antonio Kast ve Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei’nin varlığı göze çarpıyordu. Liderler, cinsellik eğitimi ve kürtaj hakkı gibi feminist kazanımlara karşı tutum aldılar. Sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verdiler: “İster wokizm[1], ister ilericilik, ister sosyalizm isterse de başka bir türde olsun, Batı’yı yıkıcı kültürel Marksizme ve totaliter toplum mühendisliğine karşı savunmak için kültürel savaşa aralıksız devam etme iradesini bir kez daha ortaya koyuyoruz.”
Brezilya’da Lula-Alckmin hükümeti kürtajın yasallaşması konusunda harekete geçmeyi reddediyor. Cenevre Mutabakatı[2] kararını sürdürürken kadın ve lgbti+ların kendi bedenleri hakkında karar verme onurunu güvence altına almak için bir adım bile ilerleme kaydetmiyor. Lula, hükümetinde yer alan Evanjelik kesim ve aşırı sağcı figürlerle birlikte yönetim anlaşmalarını sürdürmekte. Bu anlaşmalardan biri, kürtaj yapanlara 20 yıl, tecavüzcülere ise 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası öngören ve mevcut mevzuatı değiştirmeyi amaçlayan, çocuk yaşta hamilelikle ilgili 1904 sayılı yasa tasarısının acil olarak oylanmasını sağladı. Aynı şekilde, mevcut belediye seçimlerinde PT ve PSOL’un Geniş Cephe’sinin adayları mevcut yasanın, yani kürtaja sadece tecavüz, fetüste ensefalit olması ya da annenin hayati tehlikesi olması durumunda izin veren yasanın uygulanmasını savunuyor.
Venezuela’da kadınlar ve lgbti+lar kürtajın suç olmaktan çıkarılması ve yasallaştırılması için örgütleniyor ve seferber oluyorlar. Muhafazakâr ve dini grupların kadınların ve lgbti+ların kendi bedenleri üzerinde karar verme haklarına karşı toplumsal ve siyasi düzeyde uyguladıkları ve Maduro hükümetinin bu sektörleri finanse etmek için devlet kaynaklarını tahsis edecek kadar ileri gittiği baskılara karşı koyuyorlar. Bununla birlikte, Maduro’nun sahte sosyalist hükümeti tarafından uygulanan baskıcı tedbirlerin yoğunlaşması, terörist olmakla suçlanan kadınların örgütsel anlamda ilerlemesini engellemekte. 28 Temmuz seçim hilesini protesto eden 226 kadın işçi hapsedildi, yaklaşık 200 genç ve çocuk tutuklandı. Emekçi kesimler özellikle zulüm ve tacize maruz kaldı, bu da adalet arayışındaki her bir anne için ek bir görev anlamına geliyor. Cezaevlerindeki kadınlar koşulların dehşet verici olduğunu, tacize ve cinsel şiddete maruz kaldıklarını ifade ediyorlar. İronik bir şekilde bazı mahkûmlar kürtaja zorlandıklarını, bu nedenle cezaevlerinde eylem yaptıkları için acımasızca baskı gördüklerini bildiriyorlar. Dahası, hükümet yapıları ve kurumları ihbar kültürünü teşvik etmek için kullanılmakta; pasaportlar keyfi şekilde iptal edilmekte. Yeraltına itilen lgbti+ aktivistlerin durumu özellikle endişe verici. Tüm bunlar, Venezuela’da feminist gündem için verilen mücadelenin ve hareketin geri çekilmesi anlamına geliyor.
Kürtaj hakkını ve kürtajın yasallaşmasını savunmak için sokaklarda seferber olalım
Bu 28 Eylül’de tüm dünyada yasal, güvenli ve ücretsiz kürtaj hakkı için sokaklarda olmalıyız. Geçtiğimiz günlerde Brezilyalı kadınlar büyük kentlerde düzenledikleri güçlü yürüyüşlerle 1904 sayılı yasayı askıya almayı başardılar. #NiUnaMenos (Bir Kadın Daha Eksilmeyeceğiz) ve #MareaVerde (Yeşil Dalga) hareketlerinin çıktığı Arjantin’de kadınlar, kadın düşmanı Milei hükümetinin toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin kamu politikalarını ortadan kaldırmayı sürdürmesini önlemek için örgütleniyorlar. Gebeliğin isteğe bağlı olarak sonlandırılmasına ilişkin yasanın ve okullarda cinsel eğitimle ilgili yasanın etkin bir şekilde uygulanmasını talep ediyorlar.
İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE) olarak, kürtajın yasallaşması için ve bu kazanılmış hakkı geri almak isteyen hükümetlerle mücadele etmek için birleşik ve kalıcı seferberlik çağrımıza devam ediyoruz.
- Kadınların kürtaj nedeniyle ölmesine ve hapsedilmesine son!
- Kiliseler ve dini kurumlar devletten ayrılsın!
- Toplumsal cinsiyet perspektifine sahip, laik, bilimsel cinsellik eğitimi!
- Yasal, güvenli ve ücretsiz kürtaj hakkı!
İUB-DE’den Kadınlar ve Lgbti+lar
[1] Kelime anlamı olarak “uyanık olmak, uyanmak” anlamına gelen ve ABD’de siyahlara yönelik ırkçılık ve diğer sosyal eşitsizlikler karşısındaki duyarlılığı ifade etmek amacıyla ortaya çıkan wokizm, kadın ve lgbti+ haklarıyla ilgili eşitsizlikleri de gündeme getiren bir akıma dönüşmüştü. Terim günümüzde çoğunlukla muhafazakârlar ve sağcılar tarafından kullanılmaktadır. Bkz. https://tr.wikipedia.org/wiki/Woke
[2] Kadın Sağlığını Destekleme ve Aileyi Güçlendirme Hakkında Cenevre Mutabakatı Bildirgesi: Başlangıcında 34 ülkenin imzacı olduğu kürtaj karşıtı bildirge.
Yorumlar kapalıdır.