Efsane kasım değil efsane sömürü
Yıllardır süren ekonomik kriz yüzünden emekçiler açlık ve yoksullukla mücadele ederken, krizi fırsata çevirip krizin faturasını emekçilere kesmeye çalışan sermaye sınıfı tam hız sömürüye devam ediyor. Biz emekçilerin payına düşense uzun mesai saatleri, düşük gelirler, vergi kesintileri ve bunların doğrudan sonucu olarak büyük bir yoksulluk. Her sektörde çalışma saatleri artarken sömürü oranı da artıyor.
Ben kargo sektöründe faaliyet gösteren, Türkiye’nin en büyük kargo firmalarından birinde çalışıyorum. Uzun bir süredir de patronların ne kadar zarar ettiklerini, işlerin eskisi gibi iyi olmadığını, şirketin eski pazar payının daraldığını söyleyip duruyorlar. Kimse maval okumasın, bir patronun zarara uğramasına rağmen hâlâ faaliyet yürütmesi görülmüş, duyulmuş şey değildir. En ufak bir zararda iflas ilan edip vergiden kaçar, işçiye verecekleri tazminatlara çöker, keyiflerine bakarlar. Ne eksik ne fazla, tastamam böyle yaparlar. Onların zarar dedikleri kârlarındaki azalmadır ancak. Sermayeleri ise bütün heybetiyle yerinde duruyor. Kâr oranlarındaki dönemsel azalmayı abartarak işçiye daha fazla yüklenmenin yolunu yaptıkları besbelli.
Kasım ayına girerken alışveriş sitelerinin kampanyaları da başlıyor. Efsane cumalar, şahane kasımlar derken, kârlarına kâr katacakları ayı ellerini ovuşturarak beklerken bir de mesai saatlerini uzatıp işçiyi daha fazla çalıştırma, daha fazla verim elde etme derdine düşüyorlar. Bunlarla kalmayıp, “daralmaya gidiyoruz” bahanesiyle işçi çıkarmaya başlamaları, işçi ve emekçilere karşı işsizliği bir silah olarak kullandıklarını gösteriyor. Uzun mesai saatleri, düşük ücretler ve yoksullukla başa çıkmaya çalışan emekçilerin karşısına bir de işten atma tehditlerini çıkarmaları, işçi ve emekçiyi açlık ve yoksulluk mengenesine sıkıştırmaya çalıştıklarının bir göstergesidir. Mesai saatlerini uzatarak sadece daha fazla verim elde etmenin hesaplarını yapmakla kalmıyorlar. Emekçiyi evden işe, işten eve giden bir makinaya dönüştürmek, kültürel ve sosyal aktivitelere zaman bırakmadan çalışma hayatı dayatmak istiyorlar. Bu vesileyle, sosyalleşemeyen sınıfı yalnızlaştırıp örgütsüzleştirerek işçilerin bireyciliğe savrulmasını istiyorlar.
Yoğun bir ay bizi beklerken kargo işçisinin insanca çalışma koşulları ve insan onuruna yaraşır bir ücret mücadelesi de her zamankinden daha fazla yükseltilmesi gereken bir talep olarak karşımızda duruyor. İşten atmaların yasaklanması, uzun çalışma saatlerinin kısaltılması ve insanca çalışma koşulları talep etmek; sektördeki örgütsüzlüğü parçalayıp sendikasız işyeri bırakmayana kadar mücadeleyi yükseltmek zorundayız.
Yorumlar kapalıdır.