Suriye’de Esad’sız bir yıl: Özgürlük ve Onur mücadelesi sürüyor!

İnsanlık tarihinin gördüğü en kanlı diktatörlüklerden biri, bir yıl önce bugün tarihe karıştı. 8 Aralık 2024’te 54 yıllık Esad hanedanlığının son bulmasıyla, yalnızca Suriye değil tüm bölgenin geleceğinde yeni bir sayfa açıldı. Çok büyük bedeller ödeyerek bu kanlı rejime son vermiş olan Suriye halkının bugün sokaklardaki kutlamalarını ve sevincini paylaşıyor ve içerisinde yer alıyoruz.

Suriye’deki değişim, 2010 sonunda Tunus’ta başlayarak tüm bölgeye yayılan devrimci dalganın 2011 Mart’ında Suriye’ye ulaşması ve halkın “özgürlük ve onur” talepleriyle sokakları zapt etmesiyle başlamıştı. Esad diktatörlüğünün halk isyanını kanla bastırma girişimiyle pek çok yükseliş ve düşüşten geçen neredeyse 14 yıllık bir sürecin ardından, “Halk rejimin yıkılmasını istiyor!” sloganı nihayet gerçeklik kazandı.

Rejimin yıkılmasıyla birlikte, halk işkence ve katliam merkezleri olan zindanlara kilit vurdu, politik tutsaklar özgürlüğüne kavuştu ve Suriye halkı ifade ve örgütlenme özgürlüğü bağlamında önemli kazanımlar sağladı. Bununla birlikte, son bir yıl içerisinde devrimin kazanımlarını tehdit eden çok vahim gelişmeler yaşandı. Sahil ve Süveyda’da gerçekleşen katliamlar yeni dönemin kırılganlığını gösteren en önemli olaylardı. Siyonist İsrail’in güneydeki işgalini genişletmesi ve askeri operasyonlarını sürdürmesi, emekçi halkın ekonomik ve sosyal koşullarında hiçbir ciddi ilerlemenin olmayışı, kadın haklarını tehdit eden gelişmeler bu dönemin diğer belirleyici başlıklarıydı.

Fırsatlar ve tehlikelerle dolu bu yeni dönemin temel belirleyeni, rejimin yıkılmasının ardından iktidarın, devrimin “özgürlük ve onur” taleplerini temsil etmeyen bir geçici burjuva hükümetin eline geçmiş olmasıdır. HTŞ lideri Şara’nın önderliğinde kurulan geçici hükümetin önceliği, devrimin tahrip ettiği kapitalist devletin yeniden inşa edilmesiyle kendi iktidarını kalıcı hale getirmektir.

İktidarının meşruiyetini önce kendinden menkul bir “Zafer Konferansına” ve ardından yalnızca 6 bin kişinin oy kullanma hakkına sahip olduğu bir seçim tiyatrosuna dayandıran geçici hükümet, bu dönemde temel olarak iki temel politika üzerinden ayakta kalmaya çalıştı. İlk olarak, eski rejimden miras kalan mezhepsel ve ulusal bölünmeleri kullanarak ülkenin Sünni Arap çoğunluğunun temsiliyetini kendi tekeli altına almaya çalıştı. Bu doğrultuda ülkenin kadim ve asli bileşenleri olan ulusal ve mezhepsel azınlıkları bir tehdit olarak göstermekten geri durmadı. Bu politikanın sonuçları, geçici hükümet dışındaki diğer siyasi aktörlerin politik süreçten sistematik olarak dışlanmaları ve nihayet Sahil ve Süveyda’da yaşanan katliamlarda somutlandı.

Geçici hükümetin diğer temel politikası ise, her ne pahasına olursa olsun, bölgesel ve küresel güçlerin desteğini almak oldu. Uluslararası tanınırlıkla meşruiyetini sağlamaya çalışan geçici hükümet, bu yönde her türlü tavizi vermeye hazır bir politika izledi. Siyonizmin güneydeki yeni işgallerine; Türkiye’nin kuzeyde sürdürdüğü işgale ve askeri uzantılarıyla çeşitli alanları kontrol etmeyi sürdürmesine; ABD’nin askeri varlığına ve sürdüğü operasyonlara; Rusya’nın mevcudiyetini sürdüren askeri üslerine ilişkin olarak, ülkenin ulusal egemenliği çerçevesinde bir herhangi tutum almadı.

Bu tavizkâr politikasının mevcut yaptırımları sona erdireceğini, dış yatırımlar ve özelleştirmeler yoluyla ekonomik gelişmenin sağlanabileceğini umdu. Ne var ki, Körfezden Avrupa’ya ve ABD’ye imzalanan onlarca anlaşmaya rağmen, şu ana dek hayata geçmiş herhangi bir somut sonuç almayı başaramadı. Kaldı ki, bu anlaşmaların hayata geçmesi, ülkenin emekçi halkının yaşam koşullarını iyileştirmekten ziyade, ülkenin geçmişte Rusya ve İran’ın bir yarısömürgesi olma konumundan, Batı emperyalizmlerinin ve Körfez ülkelerinin bir yarısömürgesi haline gelmesi anlamına gelecek.

Geçici hükümet, somut kazanımlar için “zaman istemeye” devam ederken, biz “yaptıklarınız yapacaklarınızın teminatıdır” diyoruz. Bu nedenle, rejimin devrilmesinin yıldönümü eylemlerine somut talep ve sloganlarımızla katılıyoruz. Suriye devriminin hakiki talepleri yalnızca Suriye emekçi halklarının bu doğrultudaki seferberliği yoluyla gerçekleşebilir ve bir işçi ve halk hükümeti iktidarı altında kalıcı ve kesin kazanımlar haline gelebilir. Esad rejimi devrildi ama özgürlük ve onur mücadelemiz sürüyor!

  • Katledilenler, kayıplar ve mahkumlar için adalet, hemen şimdi!
  • Ülkenin zenginlikleri emekçi halkın acil ihtiyaçları için kullanılmalıdır. Esad oligarşisine ait ve onunla ilişkili tüm varlıklar tazminatsız kamulaştırılmalı; Rusya ve İran’a dış borç ödemeleri iptal edilmeli; Esad dönemine ait kamu borçları silinmeli ve buradan elde edilecek kaynaklar halkın barınma, gıda, ulaşım, sağlık, eğitim gibi en acil ihtiyaçlarının karşılanması için kullanılmalıdır.
  • Siyonizm Suriye’den ve Filistin’den defol! Golan Suriye’nindir. Nehirden denize özgür Filistin!
  • ABD, Rusya, Türkiye, tüm dış güçler ülkeyi derhal etmelidir.
  • Siyasi, toplumsal ve çalışma hayatında kadınlara yönelik uygulanan tüm dışlama ve marjinalleştirme politikalarına, ezilen halklara dönük baskılara karşı mücadeleyi yükseltelim! Bu haklar vaatler ve mevcut otoriteler tarafından değil, ancak Suriye halkının seferberliğiyle elde edilebilir.
  • Sahte seçimlere hayır! Tüm demokratik hak ve özgürlüklerin garanti altına alınabilmesi için, Bağımsız ve Egemen bir Kurucu Meclis!

İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE)

Yorumlar kapalıdır.