Patronların eli suyumuzu kirletiyor

Geçen yaz yaşanan su krizinden çıkan sonuç şuydu: “Bir dahaki yazı nasıl geçireceğimiz meçhul!” Bundan hareket ile para babaları su sorununa el attılar. Çözümleri basit: İşçi, emekçi ve yoksulları susuz bırakmak!

Abartıyor muyuz? Maalesef ki, hayır. Mart ayında 5. Dünya Su Forumu İstanbul’da toplanacak. Bu forumu düzenleyenler, dünyadaki en büyük su tekelleri. Bu tekellerin fikri özetle şu: “Dünya büyük bir su krizi yaşamakta. Devletler bu krize çözüm oluşturamıyorlar. Bu durumda devlet, su hizmetlerinden çekilsin ve su havzalarının yönetimi ve mülkiyetini özel sektöre açsın.” Çapulcu ruhlu bu fikir, kendi utanmazlığını hiç mi hiç gizlemiyor. Ne demeye mi çalışıyorum? Şöyle açıklayalım:

Öyle bir su krizi yaşıyoruz ki, her gün su artıma ve su kalitesini arttırma ile ilgili olarak yeni ve daha ileri teknikler, daha ucuz yöntemler keşfediliyor. Pek çok yeni su havzası bulunuyor. Tüm bu gelişmelere bakacak olursak artan nüfusu susuz bırakmamak için gerekli olanaklar mevcut. Ancak yine de “su krizi” yaşanıyor. Çünkü son 30 yıldır su üzerine yapılan her yatırım sadece kâr getirsin diye plansızca yapılıyor. Birçok barajın inşası ile pek çok şirket zengin oluyor ve su fakirleşiyor…

İşte bu tablo içerisinde bir “su krizi” çıkmışken, tekeller, suyu kendilerinin yönetmelerini öneriyorlar! Kendi doğurdukları krizi daha da derinleştirmek istiyorlar.

Su Forumları’nda alınan kararların uygulandıkları ülkelerde bilanço ağır. Suyun özelleştiği ülkelerde su fiyatları katlanarak zamlandı. Bu ülkelerde insanlar su ihtiyaçlarını umumi tuvaletlerden karşılamaya başladılar. Yağmur suyunu biriktirenlere ve kendi bahçesinde kuyu açanlara cezalar yağdı. Peki, bu kimin işine yaradı? Şu anda piyasadaki suyun sadece %1’lik bir kısmı özel sektörün elinde. Bundan elde edilen net kâr dünya genelinde petrolden elde edilen tüm kârın neredeyse yarısına eşit!

Yüksek kâr oranı kapitalistlerin iştahını kabartıyor. Suyun özelleşmesi kapitalistlere göre krize karşı ilaç görevi görecek. Burjuvalar, bizi aç bıraktıkları gibi susuz da bırakmak istiyorlar.

İşçi ve emekçiler olarak suyumuza sahip çıkmalıyız. Çeşitli sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve partiler bu foruma karşı Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu’nu oluşturdular bile. Bizlerin de sendikalarımız ile bu platforma destek vermemiz ve geliştirmemiz hayati bir önem taşıyor.

Yoksa kapitalizm krizinden kurtulurken, bizlerin yakın gelecekte umumi tuvaletlerde dahi içecek bir bardak suyumuz olmayacak.

Yazan: Sedat D. (25 Ocak 2009)

Yorumlar kapalıdır.