Kopenhag İklim Zirvesi, Birleşmiş Milletler’in çağrıcılığı ile 192 ülkeden 15 bin delegenin katılımı ile gerçekleşti. Zirveye suçlamalar ve anlaşmazlıklar damgasını vururken, son dakikalarda hazırlanabilen ‘Kopenhag Mutabakatı’ adı verilen uzlaşma metninin hiçbir yasal bağlayıcılığı yok.
Burjuvaziyi İklim Zirvesi’ne iten sebepler
Bugüne kadar küresel ısınmaya karşı önlemler almak için Bergen, Rio ve Kyoto şehirlerinde konferanslar yapılmış ve bazı kararlar alınmıştı. Ancak alınan kararlardan hiçbiri uygulamaya geçmedi.
Her şeye rağmen, yaşanan bunca deneyim burjuvaziye çevrenin ekonomi politiği üzerine birçok şey öğretti. İlk olarak; hava kirletme kotası alınıp satılabilir hale geldi. İkinci olarak; çevre kirliliğinin, emek gücünün ucuz olduğu ülkelere sermayeyi kaydırabilmek için, iyi bir mazeret olduğu anlaşıldı. Üçüncü olarak, karbon salınımı kotası rakip ülkelere yaptırımlar önerebilmek için ciddi bir koz olabiliyordu. Son olarak da, endişe halindeki kitleler için göstermelik de olsa bazı adımlara ihtiyaç vardı.
İklim zirvesinin ve mutabakatın içeriği
Zirvenin gündeminde hiçbir şekilde kirletici sanayilere yaptırımlar, fosil yakıtların kullanımını azaltıcı önlemler, yeşil alanların talanını engellemeye yönelik önlemler, zehirli atıkların depolanma yönetmeliğinde kriterler belirlemek gibi kritik konular yer almadı.
Burjuvazinin iklim zirvesi tüm tartışmayı atmosferi kirletici gazların salınımı üzerine odakladı. Bu konuda Danimarka’nın ilk önerisi, az ve orta derecede sanayileşmiş ülkelerin sera gazı salınımlarını kısıtlamak olunca, toplantı ilk krizini Sudan temsilcisi Di Aping’in itirazı ile yaşadı. Sonrasında AB ülkeleri kirlilik için Çin’i suçlarlarken, Çin egemenlik haklarına aykırı olduğu gerekçesi ile çevre denetimlerini kabul etmedi ve kirlilik için AB ve ABD’yi suçladı.
İtinasızca yazılmış bir komediye dönüşen zirvede hiçbir somut karar alınamadı. Ancak her şeye rağmen yaptırımı olmayan bir mutabakat Merkel’in deyimi ile ‘istemeye istemeye’ imzalandı.
Mutabakat, küresel ısınmanın 2 derecede sınırlandırıldığını ilan etti. Ancak bunun nasıl yapılacağı açıklanmadı. Mutabakatın tek adımı az sanayileşmiş ülkelere 10 milyar dolarlık bir yardım vaadi oldu. Ancak vaat gerçekleşse dahi, emekçilerden alınmış vergiler burjuvalara emek sömürüsünü arttırabileceği olanaklar yaratabilmesi için açılmış olacak. Bir kıstas olmadığı için çevre sorunlarına hiçbir çözüm getirmeyecek.
Çevre sorununa gerçek çözüm
Yaşanan çevre felaketlerinin yakın bir gelecekte çok ciddi sorunlara yol açacağı artık bilinen bir gerçek. Burjuvazi dünyanın yok olma tehlikesine karşın kârlarının düşmesine yol açacak bir tedbir almaktan geri duruyor. Zenginlerden ek vergi alınması ya da kirletici sanayilere sahip burjuvaların kirlilikten sorumlu tutulması dâhi konuşulamıyor. Tüm enerji sektörünün kamulaştırılması talebinin dile getirilmesi ise yasaklanıyor!
Burjuvazinin kendi zirvesinin yaşadığı aşağılayıcı çöküş bir yanda, küçük burjuvazinin bu zirveden yana yaşadığı ‘hayal kırıklığı’ bir başka yanda kalsın. Çevre kirliliği bize çağımızda bir komünist yani bir proletarya enternasyonalist’ti olmak için pek çok sebep sunuyor.
Yazan: Sedat D., 21 Aralık 2009
Yorumlar kapalıdır.