Avcılar av olunca…

Beyoğlu Dolapdere’de DTP’nin kapatılmasını protesto eden Kürtlere Roman vatandaşlar silahlı saldırıda bulunarak bazı DTP’lileri yaralamıştı. Aralık ayının ortalarında gerçekleşen bu saldırının 2 hafta sonrasında, bu defa Manisa’nın Selendi ilçesinde saldırıya uğrayan Romanlardı. Toplum o kadar ayrışmış ki, kimin kime saldırdığı çok da umursanmıyor. Av olan bir süre sonra avcı, avcı olan da av olabiliyor.

İster Ermeni olsun, ister Kürt ya da Roman veya herhangi bir etnik grup bunlar çok önemli değil. Birlikte yaşamanın yollarını aramak dururken, birilerinin maşası olarak birbirimize saldırmanın hiçbir mantığı yok.

Selendi’de bir kahvehanede çıkan münakaşa sonrasında Romanlara karşı bir linç girişimi gerçekleştirildi. Saldırıya uğrayan Romanlar ilçeyi terk etmek zorunda bırakıldı. Vali Celalettin Güvenç Roman vatandaşların güvenliklerini sağlayamayacağını, ilçeyi terk etmelerinin kendileri açısından iyi olacağını söyledi ve Romanlara “Kendi isteğimle ilçeyi terk ediyorum.” yazan bir kâğıt imzalattırıldı.

Baktığımızda sistem vatandaşını korumakta aciz duruma düştüğünde mazlumun yanında değil zalimin yanında saf tutuyor. Gayemiz birbirimize tahammül etmek, birlikte yaşamanın kültürünü oluşturmak ve dinsel inançlara, kültürel özelliklere saygı göstererek yaşamayı öğrenmektir. Bugün Romanlar, dün Kürtler, Ermeniler, Rumlar vs. saldırıya uğramış yerlerinden, yurtlarından edilmişlerdir.

Egemen ulusların azınlıklara saldırmadığı, ulus devletlerin olmadığı, sınıf temelli dayanışma içerisinde yaşam sürülen bir dünyanın özlemini duymaktayız. Amacımız dünyanın gök kuşağı renklerini bir arada yaşatabilmek, Kürt’ün Kürt olduğu için, Roman’ın Roman olduğu için daha doğrusu insanın insan olduğu için, renginden, dininden, dilinden dolayı aşağılanmadığı en temel insani ve kültürel haklarının sağlandığı bir yaşamı paylaşmak, birbirimize saygılı olmaktır.

Diğer yandan milliyetçiliğin tırmandırıldığını, bir iç çatışmanın gerçekleşmesinin istendiğini görüyoruz. Çünkü burjuva devlet bu politikalarla ayakta kalabilmekte, bu çatışmalardan nemalanmaktadır.

Dolapdere’de para karşılığında Romanları Kürtlere saldırmaya teşvik eden bizce malum kişiler aynı Romanları Selendi’de bu defa saldırıya uğrayan durumuna düşürdü.

Anlamamız gereken şu ki Kürtleri ve Romanları birbirine düşürmeye çalışanlar için bu durum hiç de önemsenecek bir şey değil. Sıradan, rutin, her zaman yapmaya çalıştıkları iç çatışma ve yeni linçlere kapı aralamak.

Bugün Romanları Kürtlere karşı kullananlar, yarın başka bir milleti de kullanabilirler. O yüzden yönümüzü birbirimize karşı değil bizi kışkırtmaya çalışanlara karşı döndürmemiz ve bu oyunlara gelmememiz gerekiyor.

Paylaşacak güzel bir dünya dururken düşmanlığa ve nefrete kapı aralamadan sevgiye, birlikte yaşam kültürüne sıkı sıkıya sarılarak demokrasinin sadece bazı zümrelere değil herkese gerektiğinin bilincinde olmalıyız.

Yaşasın halkların kardeşliği!

Yazan: Kemal Boran, 26 Ocak 2010

Yorumlar kapalıdır.