Dün Halep’çe, bugün kelepçe!

24 Aralık 2009’da başlayan ‘KCK Operasyonu’ devam ediyor. Operasyon kapsamında çok sayıda eski DTP’li, yeni BDP’li belediye başkanının yanı sıra 20 Kürt aydını ve sanatçısı, eski milletvekilleri, yerel parti yöneticileri PKK’nin ve Kürt ulusal hareketinin çatı örgütü KCK’ye (Koma Civakên Kurdistan yani Kürdistan Halklar Konfederasyonu) üye olmaları bahanesiyle tutuklandı. Ayrıca Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde okuyan 18 öğrenci de operasyon kapsamında gözaltına alındı.

Operasyon yani tutuklamalar devam ederken Barış ve Demokrasi Partisi Meclis Grup Başkanı Nuri Yaman 26 Ocak’taki meclis grup toplantısında son bir yıl içerisinde 800’e yakın Kürt siyasetçisinin gözaltına alındığını ifade etti.

Operasyonların İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın denetiminde yapıldığını söyleyen Yaman, hükümetin açılım koordinatörü Beşir Atalay için “Açılım koordinatörü olan Sayın İçişleri Bakanı da kelepçe koordinatörü olmuştur.” dedi. Yaman ayrıca AKP hükümetinin hedefinin BDP kadrolarını, seçilmiş belediye başkanlarını, halkın özgür iradesini tasfiye etmek ve Kürt coğrafyasında kendilerine siyaset alanı açmak olduğunu ifade etti.

Gazetemiz İşçi Cephesi’nin geçen ayki sayısında Oktay Benol, DTP’nin kapatılması üzerine yazılan “Kürt halkının siyasal demokrasi hakkı engellenemez!” başlıklı yazıda hükümetin bu hedefine dikkat çekerek “DTP kapatıldı çünkü Kürt sorununda muhatap istenmiyor.

İstenen de buydu zaten. Kürt sorunu başından itibaren Kürt halkının siyasi önderlikleri devre dışı bırakılarak çözülmek istenmekteydi. Kürt siyasal figürlere düşen ya da onlardan beklenen sadece sermaye sınıfının ve hükümetin/devletin çizdiği rolü oynamalarıydı. Onlar ellerine verilen rolleri oynamak istemedikçe daha fazla oranda minderin dışına itilmek durumunda kaldılar.” diyordu.

Kürt siyasi hareketi içinde bulunduğumuz açılım sürecinde dahi ‘alışıldık’ baskılarla cebelleşirken AKP, 22 Ocak’ta DTP’nin kapatılmasının ardından daha az tartışılmaya başlanan Demokratik Açılım’ı halka anlatmak amacıyla bir kitapçık yayınladı. Recep Tayyip Erdoğan’ın konu ile ilgili konuşmalarını ve AKP’nin programından alıntılar da içeren kitapçık 30 soruda Kürt Açılımına dair özet cevaplar veriyor.

AKP bu kitapçıkta Kürtçe’nin öğrenilip öğretilebileceğini ancak eğitim dili olamayacağını, ‘tek devlet, tek millet, tek bayrak’ prensibinden asla vazgeçilmeyeceğini söylüyor, yani ezberleri tekrarlıyor. Öte yandan son 30 yıl içerisinde ‘terörle mücadele’ için harcanan para ile 15 bin adet 24 derslikli okul, 900 adet 400 yataklı, tam teşekküllü eğitim ve araştırma hastanesi, 150 adet Boğaz Köprüsü, 120 adet Atatürk Barajı vs. yapılabileceğini söylüyor. AKP kitapçıkta, bunların yanında “terörle baskının karşılıklı olarak birbirinden beslendiği gerçeğinden hareketle baskıların ortadan kaldırılacağı”nı vaat ediyor.

Kürt halkının üzerindeki baskının kaldırılacağını iddia eden AKP ile KCK Operasyonu kapsamında Kürt belediye başkanlarını ve siyasetçilerini, sanatçılarını tutuklayan aynı AKP. Hükümetin açılım programı ikiyüzlülüğün programı: Anadil eğitimini serbest bırakacağız ancak anadilde eğitim imkânsız! Kürt realitesiyle yüzleşeceğiz ancak Kürtleri bir ulus olarak değil, bir ‘zenginlik’ olarak tanıyacağız! Kürt halkı üzerindeki baskıları kaldıracağız ancak önce açılım çevresinde hareket etmeyen Kürt hareketinin başını ezeceğiz!

Kürt hareketinin başını ezdikten sonra Türkiye’nin partisi Ak Parti olarak Kürtlere, Alevilere, Ermenilere, Romanlara bütün demokratik hakları vereceğiz, burjuva hukukunun temelini oluşturan metinlerce dahi güvence altına alınan ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı dışında!

Yazan: Doğan Koca, 28 Ocak 2010

Yorumlar kapalıdır.