Esenyurt’ta yılgınlık yok, direniş var!

Sendikalarından vazgeçmediklerinden dolayı işlerine son verilen Esenyurt belediye işçileri, direnişlerinin beşinci ayını devirip altıncı ayına girdiler. İlk günden bugüne taleplerinden en ufak bir taviz vermeyeceklerini kararlılıkla ifade eden Belediye-İş’li işçiler, bir yandan işyerleri olan Esenyurt Belediyesi önünde fire vermeden nöbet tutarken, diğer yandan da açmış oldukları işe iade davalarının sonuçlanmasını beklemekteler.

İlki Aralık ayı içerisinde karara bağlanan dava işçilerin lehine sonuçlandı ama belediye yönetiminin bu karara itiraz ederek Yargıtay’a başvurması bekleniyor. Bununla, konu haksızlığa uğrayan emekçi olduğunda adaleti askıya alan yargı sistemi, haklının değil güçlünün yanında olduğunu da tescilliyor.

Direnişin ilk meyveleri ve sendikaların tavrı

İşlerine son verilen işçilerin direnişe geçmeleri ile belediye yönetimi işten atmalara ara vermek zorunda kaldı. Aslında direniş daha ilk günlerinde meyvesini vermeye başlamıştı. Öte yandan, belediye içerisinde sadece Belediye-İş değil, 70’ten fazla üyeye sahip, DİSK’e bağlı Genel-İş de aralık ayına kadar örgütlüydü. Fakat gerekli sayıya ulaşamadığı için yetkisini yenileyemeyen Genel-İş’in Aralık ayı itibariyle örgütlülüğü sona erdi ve bünyesindeki işçiler şu an toplu sözleşmeden yararlanamıyorlar. Her iki sendikanın, işçilerin haklarını gasp eden belediye yönetimine karşı ortak bir mücadele mevzisi oluşturamaması, üzerine gidilmesi gereken bir sorun durumunda.

Direnişler hepimizindir ve dayanışmayı gerektirir

Esenyurt’taki direniş sadece dışarıda bekleyen 16 işçinin değil tüm işçi sınıfının bir mevzi direnişidir. Bunun en basit örneği direnen işçilerin, belediye yönetimini işten atmaları durdurması konusunda mecbur bırakmasıdır. Esenyurt belediye işçileri Boğaz Köprüsü’nü trafiğe kapattıkları günkü ya da direnişteki itfaiye işçileriyle polis darbına rağmen dayanışma içinde olduklarını gösterdikleri günkü gibi aynı azim ve iradeyle mücadeleye devam ediyorlar.

Esenyurt Belediye, Tekel, Sabiha Gökçen Havalimanı, itfaiye işçileri ve diğerleri… Tüm bu direnişler aynı sınıfa mensup insanların, aynı çıkarları savundukları mücadelelerdir. Bu nedenle de bir olmayı, iri olmayı, diri olmayı hayati ve mecburi kılmaktadır…

Yazan: İC – Haber, 25 Ocak 2010

Yorumlar kapalıdır.