İstanbul 2010 Kültür Başkenti neyi ifade ediyor?
İstanbul Kasım 2006’da, 2010 yılı için belirlenen üç Avrupa Kültür Başkenti’nden (AKB) biri olarak seçilmişti. 16 Ocak tarihinden itibaren ise resmen Avrupa Kültür Başkenti olmuş durumda.
Kültür başkenti etkinliklerinden ya da kültüre dair yapılacak herhangi bir faaliyetten bizim neler beklediğimiz ayrı bir tartışma olsa da, burjuvazinin bu süreçten beklentileri oldukça net: Avrupa’ya İstanbul’u tanıtarak burjuva ortaklıklarına zemin hazırlamak, bunun dışında da Amerika ve Arap burjuvazisi ile kültür başkenti etkinlikleri aracılığı ile çeşitli ortaklıklar geliştirmenin yollarını bulmak.
Kültür başkenti projesi sadece bu yönü ile bile İstanbul’un tarihi ve kültürünü yaşatmak hususunda geleceğe hiçbir şey bırakmayacağa benziyor. Ancak proje bunun dışında kendi içerisinde de sürekli krizler yaşamakta. Bu kriz özellikle Avrupa Kültür Başkenti’nin iki yürütme kurulu üyesi, Faruk Pekin ve Halim Bulutoğlu’nun istifa etmeleri ile zirveye ulaştı.
Pekin’in istifa gerekçelerinden biri (ve en önemlisi); “sanat ve kültür projeleri yerine, içinde kültür işlevi olmayan yapım ve restorasyon projelerinin tüm çalışmayı kapsar hale gelmesi”. Projenin bütçe ve ihale komisyonunda yapılan çalışmalar ise tam bir gizlilik ile yürütülmekte ve bilgiler sivillere açılmamakta. Bu bağlamda Pekin’in istifasında şu ibare de yer almakta: “Bütçe ve İhale Komisyonu’nun oluşumunun yasa dışılığı nedenleriyle YK üyeliğinden istifa ediyorum.”
Bazı burjuva yazarları ise, bu olan bitenlerden ötürü duydukları üzüntüyü ve projenin amacından saptırıldığını ifade etmekteler. Onlara göre Avrupa’da işler böyle yürümezmiş. Kültür projelerinde ticaret kaygısı güdülmezmiş. Kendilerine en iyi cevabı, Avrupa Birliği’nin ilgili komisyonları vermiş durumda. Komisyon ‘Avrupa Boyutu’ ve ‘Şehir ve Şehirliler’ kriterlerini yerine getirdiği gerekçesi ile İstanbul AKB Ajansı’nı ödüllere ve hediyelere boğmakta.
Anlaşılan o ki, İstanbul’un yaşanılabilir bir şehir olması, bununla beraber geçmişini de yeniden kazanabilmesi ve İstanbullunun Konstantinopolis ile barışabilmesi için öncülük edecek kimseler yalnızca işçi ve emekçilerce desteklenen bilim ve kültür insanları olabilir.
Yazan: Sedat D., 26 Ocak 2010
Yorumlar kapalıdır.