Çocuk hakları mı, o da ne?

Onları miting alanlarında, gösterilerde, sokaklarda bazen de çocuk parklarında ya da devletin bölünmesine sebep olabilecekleri gerekçesi ile mahkeme salonlarında görebilirsiniz. Onlar Kürt çocukları, onlar her ulusun çocukları gibi çocuk. Tek farkları erken büyümeleri…

Çevrelerinden hep baskı ve şiddet gördüler onlar. Her çocuk gibi şiddetin içinde büyümek istemiyorlar. Babaları ve annelerinin de şiddet görmesine tahammülleri yok; ama devlet denilen aygıt onların çocuk olduğunu görmezden gelerek, terörist damgası vurup “Taş atıyorlar” diyerek, onları onlarca yıl ceza ile yargılıyor. Filistin’de İsrail askerlerine taş atan Filistinli çocuklara ise sempati ile yaklaşıyorlar. İçerik olarak Filistinli çocukların yaptığı ile Kürt çocuklarının yaptıkları arasında ne fark var?

Elbetteki hiç bir fark yok. Ama oradaki çocukların şiddet görmesine tepki gösteren Başbakan, sıra Kürtlere geldiğinde polisin kolunu kırdığı çocuk hakkında sessiz kalabiliyor. Daha da ileri giderek “Kadın da olsa çocuk da olsa gerekeni yapın” diyerek asker ve polis şiddetini teşvik ederek onaylıyor. Dışarıda ahkâm kesmek kolay ama ya içerde? Kürt çocuklarına karşı şiddet, işkence, onlarca yıl cezaevlerinde süründürmek…

Peki, Kürt çocuklarına seçenek var mı? Cezaevlerinde taş attıkları gerekçesi ile 3 bin civarında çocuk var. Bu çocuklar yukarıda da değindiğimiz gibi on yıllarca hapis cezası ile yargılanıyor. Unutmamak gerekir ki çocuk, hakları ile çocuktur. Cezaevleri adeta dolup taşmış durumda. Çocuklar örgüt üyeliğinden yargılanıyor. Küçücük çocukları kocaman adamlarmış gibi yargılıyorlar.

Utanmasalar Kürt çocuklarını daha beşikteyken “Suç işleme potansiyelleri var” diyerek topluca zindanlara tıkacaklar. Zaten babalarını ve annelerini türlü bahanelerle cezaevlerine tıktılar hatta seçilmiş belediye başkanlarını bile nazilerin yaptığı gibi ellerini plastik kelepçelerle kelepçeleyip sıraya dizerek adeta toplama kampına götürür gibi mahkemelere çıkarıp, cezaevlerine tıktılar.

Hani “Dağdan düz ovaya inin, ne derdiniz varsa mecliste halledin” diyorlar ya, bu nasıl çelişki? Dağdakine siyaset yap de, siyasetle uğraşını da içeriye tık. Çocuklar bu olanların farkında değil mi sanıyorlar? Çocuklara şiddetten arınmış bir hayatı çok görenler ne yazık ki mecliste bizleri yönetiyor. Et kokmasın diye tuzlanır ya tuz kokarsa ne yapmak lazım.

Yazan: Kemal Boran, 27 Şubat 2010

Yorumlar kapalıdır.