Bijî Newroz!
Newroz Farslar, Kürtler, Zazalar, Afganlar tarafından aslında neredeyse tüm kuzey yarım kürede kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı olarak bilinir. Baharın ilk günüdür.
Bugün güneş ışınları dünyanın her yerinde eşit olarak paylaşılır. Newroz’un tarihî kökenlerine baktığımızda, buzul çağlarının bitmesiyle Indo-Iranlıların yerleşik yaşama geçişini buluruz. Zor geçmiş bir kışın ardından gelen bahar, çiçeklerin açması, hayvanların yavrulaması insanoğlu için büyük bir fırsat ve bir dönüm noktası demektir. Bu dönüm noktası da o günlerden beri şenliklerle kutlanır hale gelmiştir.
Böyle tarihin döndüğü özel günler bilhassa Ortadoğu coğrafyasında ezilen halklar, uluslar nezdinde başka başka anlamlar ifade etmiştir. Zor geçen bir kış gibi, savaş, sömürü, baskı altında geçen onlarca yılın ardından; Newroz, ezilenlere güneşin her yere eşit doğacağı umudunu verir. Bu topraklardaysa bugün, Kürt ulusunun ezilmişliğine son vereceği günü temsil etmiştir, Kürt mitolojisinde acımasız, yabancı hükümdar Zahhāk’a karşı tüm ulusun Demirci Kawa sayesinde örgütlenip kurtulması efsanesiyle bilinir.
Günler bazen efsanelerini başka şekillerde gerçeklerler, işte Newroz da ona atfedilen tüm efsaneleri aşarak bilhassa 90’ların başında milyonlarca Kürt’ün mücadelelerini yükseltmesiyle gerçeklenmiş ve Kürtler için bir mücadele günü haline gelmiştir. Ne var ki bir ulusun mücadelesi, kurtuluşu, ancak onu ezenleri korkutmuştur. Bu yüzden Türk ulusunun egemenleri, bir Kürdün ‘Kürdüm’ demesi, kimliğini söylemesi Türklükten bir şey eksiltirmişçesine bir hava yaratarak, Newroz’u, mevcut rejiminin sistematik inkâr ve imha politikalarının daha da şiddetlendiği bir gün haline çevirir.
Oysa her fırsatta yinelediğimiz gibi başta Türk burjuvazisi olmak üzere, egemen sınıflar dışında kimse Kürt ulusunun ezilmesinden bir fayda sağlamadığı gibi egemen sınıftan olmayan herkes de bu baskıcı politikalardan nasibini alıyor.
Kürtlerin siyasal demokrasi hakkının engellenmesi; ‘terörle mücadele’ denerek Kürt çocukların yaşından büyük hapis cezalarına layık görülmesi, anayasal eşitlikten başlayıp kendi dilinde konuşabilme, eğitim hakkı alabilme hakkına kadar en temel haklarından mahrum edilmeleri, rejimin baskıcı karakterini çok daha fazla güçlendiriyor.
Rejimin baskısının artması yalnızca Kürtlere değil, en küçük hakkını arayan kadın erkek herkese yönelik bir şiddetin habercisidir. Bu yüzden bu yıl gerçek baharları getirebilmek için kitlesel olarak, hep beraber, alanlarda olmamız oldukça önemlidir. Yaşasın Newroz Bayramı! Newroz Pîroz Bê!
Yazan: Canan Yılmaz, 03 Mart 2010
Yorumlar kapalıdır.