Dünya genelindeki devasa ekonomik kriz olanca şiddetiyle Avrupa’yı sarsmaya devam ediyor. Finansal istikrarsızlık bir türlü durdurulamazken, Avrupa Birliği (AB) ekonomik kurumlarından ve özellikle Fransız ve Alman maliye kuruluşlarından gelen pembe tablolar, artık kimse için tatmin edici değil. Zira devasa kamu borçları, bütçe açıkları ve gerilemek bir yana giderek katlanan işsizlik rakamları, Avrupa’da toplumsal ve politik sonuçlarını daha yeni yeni veriyor.
AB tarafından öngörülen ortalama kamu borçluluk seviyesi olan yüzde 3 rakamları, aralarında İspanya, İngiltere, Fransa, İrlanda ve Yunanistan’ın da bulunduğu bir dizi AB üyesi ülkede çoktan aşılmış durumda. Bu rakam son kriz sürecinde yüzde 7,5’lere dek çekilmişti. Ne var ki, söz konusu ülkelerde yüksek kamu borçlarını 2013 tarihine dek öngörülen düzeylere düşürmek, işçi sınıfına darbeler indirmeksizin ve sefaleti yaygınlaştıracak adımlar atılmaksızın mümkün görünmüyor. Krizin patlak vermesinden bugüne dek, kamu fonları, kurtarma paketleriyle devletlerin hazinelerine aktarılmıştı, şimdiki hedef yükü bütünüyle emekçi sınıfların sırtına yıkmak.
Gözler Yunanistan’da
Son aylar boyunca Yunanistan’da gündeme oturan kriz aynı zamanda AB’yi gerçekte Fransa ve Almanya’nın yönetmekte olduğunu bir kez daha açıkça ortaya koydu. Yunanistan’ın ekonomik olarak çökme riskiyle nedeniyle başlıca bankaları doğrudan tehdit altına giren Alman hükümeti, şimdi AB çerçevesinde bizzat kendi koyduğu kuralları hiçe sayarak bu ülkeyi ‘kurtarmaya’ soyunmuş durumda. Ama bu ‘dost yardımının’ bir şartı var; Yunan hükümetince işçi sınıfına açıkça bir savaş ilanı olan bir yıkım politikasının hayata geçirilmesi. Avrupa kapitalizmi için Yunanistan, bu yıkım politikalarının aynı zamanda tüm Avrupa düzeyinde uygulanabilmesi doğrultusunda açık bir laboratuar haline getirilecek.
Yunanistan’da uygulamaya sokulan saldırının anahtarı, ücretlerin dondurulması, ikramiyelerin kesilmesi, emeklilik maaşlarının 500 avro kadar düşürülmesi, ortalama emeklilik yaşının iki yıl artırılarak 63’e yükseltilmesi ve doğrudan ve dolaylı vergilerin yükseltilmesi.
Yunanistan’da yeni işbaşı yapan sosyalist hükümet, Fransız ve Alman hükümetlerince açıkça tehdit edilmekte, ya bu politikalar ne pahasına olursa olsun hayata geçecek ya da Yunanistan Avro bölgesinden ihraç edilecek. Böylece ülkede Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ekonomiyi kontrol altında tutan Avrupa kapitalizminin kurduğu Duyun-u Umumiye türünden bir ekonomik ve politik vesayet dönemi açılıyor.
Grevler Avrupa’ya yayılıyor
Öte yandan, borç kâbusu yaşayan Avrupa’da hükümetlerin aldığı önlemlere karşı tepkiler büyüyor. Gectiğimiz ay, Yunanistan’da yüz binlerce çalışan ikinci kez bir günlük greve gitti. Fransa ile İspanya protestolara sahne olurken, Almanya’da ve İngiltere’de havayolu emekçileri grev sürecine girdi. Bu yeni süreç, işçi sınıfının kaçınılmaz olarak siyaset sahnesine çıkışını müjdeliyor olsa da, saldırıların hızı ve şiddeti düşünüldüğünde kat edilecek çok mesafe olduğu ortada.
Yunanistan’da 5 milyonluk işgücünün yarısını temsil eden kamu ve özel sektör çalışanları geçtiğimiz ay hükümetin artan kamu borçları ve bütçe açığıyla başetmek için aldığı kapsamlı kemer sıkma önlemlerini 24 saatlik grevle protesto etti. Grev kapsamında devlet daireleri, kamu sektörü, hastaneler, okullar kapalı kaldı. Toplu taşıma araçları kontak kapattı. Gazetecilerin de greve katılmasıyla 24 saat boyunca hiçbir radyo ve TV kanalında haber bülteni yayınlanmadı. Gazeteler basılmadı. Başkent Atina’da grevin yanı sıra gösteriler ve yürüyüşler yapıldı. Sindagma Meydanı’ndaki mitingler nedeniyle kent merkezi uzun süre ulaşıma kapatıldı. Göstericiler ile güvenlik kordonu oluşturan polis kuvvetleri arasında yer yer çatışmalar yaşandı. Yunan işçileri gösteriler boyunca, Ankara’daki TEKEL işçileriyle dayanışma sloganları attı.
Fransa’da ise petrol rafinerilerinde çalışan işçiler greve gitti. Grev nedeniyle ülkede akaryakıt arzı tehlikesi belirdi. İngiliz havayolları şirketi British Airways’te de çalışanlar, iş güvenliği ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle greve gitme kararı aldı.
Dünyanın en büyük havayolu şirketlerinden Lufthansa’da pilotların grevi Frankfurt İş Mahkemesi’nin kararıyla ertelendi. 9 Mart’a kadar ertelenen grev bir günde ülke ulaşımını felç etmişti. İçinde bulunduğumuz evrede giderek yaygınlaşan mücadelelerin başarısı, işçi sınıfının kıta düzeyinde eylemleri birleştirmesinden geçiyor. Zira Yunanistan’da uygulamaya sokulan saldırı planları büyük Avrupa sermayesi tarafından işçi sınıfına açılmış bir sosyal savaş ilanı ve temel hedefi sınıfın son 50 yıl boyunca elde ettiği mevzilerin daha da talan edilmesi. O nedenle öncelikli görev, Yunanistan’daki mücadelelerin tüm Avrupa emekçilerince sahiplenilmesi ve ulusal sınırları aşarak yaygınlaştırılmasından geçiyor.
Yazan: Murat Yakın, 2 Mart 2010
Yorumlar kapalıdır.