Cinayet şebekeleri ve burjuva medyanın günahları

Bir korku imparatorluğu yaratmak için gözü dönmüş canilerden oluşan bir cinayet şebekesi kurmak yetmez. Korkuyu ve cinayetleri haklı ve gerekli gösterecek hatta sempatik kılacak bir kamuoyu desteği de gerekir. Bu sempati ve desteği günümüz dünyasında kitle iletişim araçları kadar güçlü şekilde hiçbir araç yerine getiremez.

Kuşkusuz silah ve istihbarat gücünün sağladığı egemenlik çok önemlidir. Lakin hükümranlık için zor sadece bir avantajdır, anlık başarılar getirir ama asla kalıcı sonucu tayin edemez. Belirli bir an ve mekânda herkes bir güce sahip olabilir. Zafer için ‘zor’un ve ‘ikna’nın bir araya gelmesi gerekir. Bütün bir toplumun desteğinin kazanılması, ayak direyenlerin pasifleştirilmesi bu yolla sağlanır. Günümüz sermaye düzeni tam da bu yalan imparatorluğu üzerine kuruludur.

Yalanı doğru, sahteyi gerçek kılmak

Radyo-televizyon, gazete-dergi, sinema vb. kitle iletişim araçlarıyla güç ve iktidar sahipleri yalanı doğru, sahteyi gerçek kılacak bir taklit dünya inşa edebildiler. Modern kapitalizmin en büyük başarısı da budur! Mevcut dünya düzeni bütün bir topluma aleyhine olan ne varsa lehineymiş gibi gösterirken lehine olan her şeyi de kötü olarak benimsetebilme gücüne erişmiştir. Bu sayede küçük bir azınlığın çıkarı toplumun genel çıkarı haline getirilmiştir. İkna işlevi kitle iletişim araçları vasıtasıyla kanaat önderleri tarafından yerine getirilir. Gerçekte küçük bir azınlığın sözcüleri olan bu kanaat önderleri şapkadan tavşan çıkaran hokkabazlar gibi el çabukluğu ve göz boyamayla dar bir çevrenin çıkarını toplumun genel çıkarı haline getirirler.

Kuşkusuz toplumu oluşturan insanlar düzayak aptal değillerdir. Yalana ve sahteye karşı şüphe ve itirazı içlerinde hep taşırlar. Lakin sosyalleşme sürecindeki birçok rol ve davranış gibi yalanın doğru kabul edilmesi de öğretilir-öğrenilir. Din-mezhep, vatan-millet, bayrak-sancak, tarih-kültür gibi icat edilmiş değer ve yargılar daima korku ve yalan imparatorluğunun çimentosu olarak kullanılır.

İnfazlar, kirli savaş, linç ve talan ya da medyanın marifetleri

Korku ve yalan imparatorluğunun propaganda aygıtları aracılığıyla insanların sokaklarda “resmi kurşun”larla infaz edilmesi, on binlerce insanın “kirli savaş”ın kurbanları olması, linç ve talan girişimleri meşru hale getirilir. Ve tabii ki geçmişte ve bugün işlenen bütün bu cinayetler reddedilir, olmadı kurbanlar suçlanır, olmadı fazla üstümüze gelmeyin yine yaparız tehditleriyle gerçeğin karanlık yüzü kendini en açık şekilde ifşa eder. Bu karanlık yüzün sahipleri katillerin kahraman muamelesi görebildiği bir toplum yarattıklarına öylesine güven duyarlar ki ceberut dünyalarının selameti konusunda en küçük bir şüphe yaşamazlar.

Bunlar bilinen ve yaşanan gerçekler. Eski bir gazete patronuyla halen “gazetecilik” yapan eski bir genel yayın yönetmeninin açıklamaları ise burada ifade ettiklerimizi yalnızca doğrulamıyor aynı zamanda fazlasıyla da aşıyor. Kirli bir savaşın, askeri bir darbenin, infaz ve katliamların nasıl alçakça planlanıp gerçekleştiğini, ajan gazetecileri, tek elden-merkezden gelen sözüm ona haberleri ve daha nicesini birinci elden görüyoruz. Kendileri de bu sürecin içinde yer alan bu kişilere göre medyanın bir kısmı gerekli dersleri çıkardı. Artık demokrat oldu! Demokratlığın ölçüsü nedir? TEKEL işçisine, göçmen Ermeni’ye, varız diyen Kürde, işten atılmaya hayır diyen işçiye sopa gösteren AKP hükümetinin icraatlarını desteklemek! Burjuva medyanın marifetleri biter mi?

Yorumlar kapalıdır.