İsrail saldırmaya devam ediyor

Bugün İsrail insanlığı katletmiştir. Yıllardır açık hava hapishanesine dönüştürdüğü Gazze’ye yardımları ulaştırmak üzere yola çıkan “Özgürlük Filosu” İsrail’in insanlık dışı saldırısına maruz kaldı.

İnsani yardım taşıyan gemilere, savaş gemilerine müdahale edercesine saldıran İsrail, Filistin’e destek vermeye giden 18 insanı öldürürken birçoğunu da yaraladı. Halen gemilerden ve özgürlük yolcularından haber alınamamakta. İsrail’in yolcuları tutukladığı haberi dolaylı olarak bilinmektedir. Bu katliam İsrail için bir ilk değil, bundan önce de direnen Filistinlilere benzer katliamlarda bulundu. İsrail’in sınır tanımayan her türlü insanlık dışı uygulamayı yapabileceğini bir kez daha tüm dünya izlemiş oldu.

İsrail, BM kararları dahi uluslararası hukuk ve sözleşmelere kulağını tıkayarak Filistin halkını tecrit altında tutuyor ve Filistin toprağını işgal altında tutarak bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını engelliyor. Sınırları dahi belli olmayan, her an herhangi bir yeri işgal etme tehdidinden hiç vazgeçmeyen İsrail, Batı Şeria’yı küçük parçalar halinde bantustanlaştıran ve Filistinlileri açık hava hapishanesinde yaşamaya zorunlu bırakan ayırım duvarı ve yerleşim bölgelerini kurmaya, her türlü uluslararası karar ve çağrıyı hiçe sayarak devam ediyor. Gazze’ye bir buçuk milyon Filistinliyi temel ihtiyaçlarından mahrum bırakarak insanlık tarihinin en utanç verici ablukalarından birini uyguluyor. BM’nin 194 sayılı kararını reddedip sayıları altı milyona ulaşan Filistinli mültecilerin geri dönüşünü engelleyerek, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkını elinden alıyor. İsrail hapishanelerinde on bini aşkın Filistinli esir işkence ve tecrit uygulamalarına tabi tutuluyor. Aynı zamanda İsrail, Filistin halkının liderleri ve seçilmiş milletvekillerini hapse atarak Filistin halkının demokratik temsilini baltalıyor.

Tüm suçlarına rağmen İsrail’e karşı hiçbir müeyyide uygulanmıyor. Tam tersine ABD’nin sınırsız diplomatik desteği, en gelişmiş silahları ve 3 milyar dolarlık mali desteği; AB – İsrail Birlik Anlaşması; gerici Arap rejimleriyle normalleşen ilişkiler; uluslararası camiada saygın bir devlet statüsü; artan yabancı yatırımlar ve cılız kınamalarla ödüllendirildi. Bu bağlamda İsrailli liderler anlamlı hiçbir bedel ödemeyeceklerinden emin bir şekilde Filistinlilerin boynundaki ilmeği gün geçtikçe biraz daha sıkıyor.

Türkiye ise ABD ile ittifakı doğrultusunda Ortadoğu politikalarını şekillendiriyor. Halkların aleyhine ve egemenlerin çıkarları doğrultusunda şekillenen bu politika halklara katliam getiriyor. Böylesine kirli ve onursuz bir ittifak ilişkisi Türkiye siyasal iktidarı açısından da açıktan savunulabilir değildir. Önemli bir meşruiyet sorunu yaratmaktadır. İktidar bu politik krizi bastırabilmek için ikiyüzlü bir söyleme sarılmaktadır. Emperyalizmin bölgesel işbirlikçiliği gerçeği “bölgesel güç” söylemleri ile maskelenmeye çalışılırken, İsrail ile ilişkilerde de ekonomik, askeri, diplomatik ilişkilerin tavizsiz sürdürülebilmesi kitlelerin İsrail karşıtı duygularını okşayan demagojik şovlarla gerçekleşebilmektedir. Suç ortaklığının dozu yükseldikçe, söylemin ve şovların da dozu yükselmektedir. Ancak, İsrail’den alınan heron uçakları ve son OECD oylamasında Türkiye hükümetinin İsrail’e en zor durumunda el uzatması gibi örnekler, bu şovların ne kadar işe yarayacağını da sorgulatmaktadır. İsrail saldırganlığını sınırlandırmanın sözle mümkün olmadığına, bu sözlerin örttüğü gerçek ilişkilere son verilmesi gerektiğine inanıyoruz. O nedenle hükümet adına Bülent Arınç tarafından yapılan açıklamanın sözde kalmaması gerektiğini, bunun yerine kalıcı bir şekilde İsrail’le tüm ilişkilerin kesilmesi gerektiğini vurguluyoruz.

Ortadoğu’nun bir parçası olarak bizler Ortadoğu’da emperyalist güçlerin gerçekleştirdiği bütün işgal ve sömürü biçimlerine karşı durmakta tereddüt etmedik. Yanı başımızda direnen Filistin halkı, Ortadoğu’da önemli bir antiemperyalist cephe oluştururken bizler bu cephenin destekçileri olduk.

Filistin halkı onuru ve özgürlüğü için Siyonist barbarlığa karşı topyekûn direniyor. Filistin şahsında tüm dünyanın işçi ve emekçileri, ezilen halkları bu saldırganlığın hedefindedir. Filistin halkının direnişine her alanda destek vermek bütün insanlığın görevidir. Kendimizle hesaplaşmak durumundayız. Bugün, Siyonist Devlet’le ve onun ardındaki emperyalist dünyayla suç ilişkileri ve ortaklığının tümüyle kesilip atılmasını açıktan savunmayan herkes tanık olduğumuz ve olacağımız bütün insanlık suçlarına birinci dereceden ortak olduğunu bilmelidir. Bizler bu suçlara ortak olmayacağımızı ilan ederek Siyonizm’le suç ortaklığını hayatımızdan çıkarana kadar İsrail’i boykot edeceğiz! İsrail tutukladığı herkesi serbest bırakmalı ve yardımların Gazze’ye ulaşmasının önündeki engelleri kaldırmalıdır.

Filistin özgürlüğü için yola çıkan ve Filistin halkı mücadelesine güç katmak için ölümü göze alan ve bu uğurda canlarını kaybeden insanların yakınlarına başsağlığı dilerken yaralılara acil şifa diliyoruz.

Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi, KESK, Sosyalist Parti, ÖDP, BDSP, EDP İstanbul İl Yönetimi, Barış ve Demokrasi Partisi, SDP, Devrimci İşçi Partisi Girişimi, EHP, TÜM-İGD, Halkevleri, Kaldıraç, Partizan, Devrimci Proletarya, SODAP, Halk Cephesi, İşçi Cephesi, Sosyalist Gelecek Partisi Hareketi, Emekli-Sen, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Marmara Şubeler Platformu, ÇAĞ’dan Avukatlar.

Yorumlar kapalıdır.