Kırgızistan’da sırada ne var?

Nisan ayının başında Kırgızistan’da gerçekleşen isyan sonucunda hükümetin devrilmesinin ardından şimdi de ülkenin Güney kesimlerinde gerçekleşen Özbek-Kırgız çatışması gözlerin bir kez daha bu ülkeye çevrilmesine neden oldu.

Aslında Türkiye basınına pek yansımasa da, bu olayların öncesinde Kırgızlarla Ahıskalar arasında benzer bir çatışma, toprak işgalleri bazında, küçük çaplı olarak yaşanmıştı. Oş İli’nde başlayıp Celalabat’a sıçrayan Kırgız-Özbek çatışmasında ise ölenlerin sayısının iki bine yaklaşmış olabileceği, bizzat resmi rakamlar tarafından dile getiriliyor. Yüz bin Özbek’in, Özbekistan sınırına dayanması bir mülteci sorunu doğuracak gibi olduysa da bölgeden gelen son haberler, bunun gerçekleşmediği yönünde; Özbekler evlerine geri dönüyorlar. Olayların başlatıcısı, görünen neden ise henüz bilinmiyor. Ancak tüm bunların arkasında yatanın ne olduğu belirgin: Stalinizm döneminde kurgusal bir varsayımla, bürokratik diktatörlüğün çıkarları ekseninde inşa edilmeye çalışılan etnik ayrımcılığın, bugün emperyalizm tarafından sürdürülüyor oluşu…

Bu arada Kırgızistan’daki geçici hükümet de, “geçici” niteliğini yitirmiş gözüküyor: Seçimler, 2012 yılının Ocak ayına ertelendi. Hükümetin ve meclisin tekrar faaliyete geçmesi için yapılan törenlere Türkiye Dışişleri Bakanı da katıldı. Bu çerçevede emperyalizmin bölgedeki taşeronu Türkiye’nin, çıkarları doğrultusunda bir plan hazırladığını vurgulamakta yarar var. Bu çerçevede Türkiye, Kırgızistan’a 21 milyon dolar hibe edecek. Bunun 10 milyon doları doğrudan parasal yatırım, geri kalanı ise Türk İşbirliği Kalkınma İdaresi (TİKA) aracılığıyla geçekleştirilecek konut projeleri… Ayrıca Kırgız, Ahıska ve Özbek temsilcileri Türkiye’de bir araya gelecek ve son olayları değerlendirecekler.

Bir önceki sayıda, rejim içi hükümet değişikliğine neden olan kalkışmanın nedenlerine değinilmişti. Bu yazının sonunda ise Türkiye’nin aldığı “cüretkâr” pozisyonu belirleyeninin bölgede artan ekonomik ve politik etkinliğini derinleştirme istemi olduğunu anımsatmakla yetinelim.

Yine de Türkiye’nin “bölge istikrarı” anlatısının içi boş: Ülke kronikleşmek üzere olan bir bulanımın içine düşmüş gözüküyor. Güney ile Kuzey arasındaki ciddi toplumsal-ekonomik uçuruma, emperyalizm tarafından fitillenen etnik görünümlü çatışmalar eklenince Kırgızistan tam bir kaynayan kazan, bakalım sırada ne var?

Yazan: İC – Haber, 1 Temmuz 2010

Yorumlar kapalıdır.