Fransa’da emeklilik reformuna karşı direniş sürüyor

Fransa’da büyük tartışma ve ciddi bir toplumsal direniş yaratan emeklilik reformu, 11 Eylül’de parlamentoda milletvekillerinin oyları ile kabul edildi; ancak reformun yasallaşması için bir de senatodan onay alması gerekiyor. 5 Ekim’de başlayıp yaklaşık üç hafta sürmesi öngörülen senato tartışmaları süreci, reforma direnenler açısından, çok önemli bir süreç olacak. Başbakan François Fillon konuşmalarında reformu asla geri çekmeyeceklerini çünkü yapılan düzenlemelerin gerekli ve mantıklı olduğunu söylemeye devam ediyor.

Buna karşın, direnişe verilen destek azalmadan devam ediyor. Ulusal ölçekli grevlerin ve yerel ölçekli çeşitli eylemlerin devam etmesinin yanı sıra bizzat direnişe katılmamış olanlar da direnişe destek veriyorlar. Liberation gazetesinde yayınlanan ankete göre ankete katılanların yüzde 63’ü grevdekilere destek veriyor, 18-25 yaş arası gençlerin yüzde 80’i sendikaların yanında yer alıyor. Ankete katılanların yüzde 45’i mevcut ekonomik ve sosyal yapı karşısında isyan ettiğini dile getiriyor. Bir başka ankete göre de Fransızların yaklaşık üçte ikisi reformu haksız bulduğunu ifade ediyor.

7 Eylül’deki genel grevin ardından 23 Eylül günü için sendikalar yine grev çağrısı yapmışlardı.15 gün içindeki ikinci eylemde eylemci sayısı artarken greve katılanların sayısında küçük de olsa bir azalma olduğu gözlemlendi. Grevi inşa etmek ve grevdeki işçilere destek olmak adına pek çaba sarf etmeyen sendikalar göz önüne alınırsa bu azalma anlaşılabilir bir azalma.

7 Eylül’de ülke genelinde 2,7 milyon kişi eylemdeydi. 23 Eylül’de bu sayı biraz daha artarak 2,9 milyonu buldu. 7 Eylül’de de, 23 Eylül’de de, özel sektörde grev yeterince başarılı olmazken, sendikaların pasifliğine karşı kendi genel kurullarını kendileri düzenlemeye başlayan kamu çalışanlarında greve katılım oldukça yüksekti. Posta çalışanlarının yüzde 45’i, eğitim emekçilerinin yüzde 50’si, demiryolu işçilerinin yüzde 60’ı, önceki yıl özelleştirilen France Telecom çalışanlarının yüzde 25’i, uzun süredir direnişte olan total petrol rafinerileri çalışanlarının yüzde 50’si greve katıldı. Air France da 7 Eylül’de iş yavaşlattı, 23 Eylül’de de uçuşların yaklaşık yüzde 40’ını iptal etti.

23 Eylül grevinden sonra reformun senatodan geçmesini engellemek için ortak bir yol haritası hazırlayacaklarını ve mücadeleyi bırakmayacaklarını duyuran sendikalar birçok anlaşmazlık yaşadılar. FO, SUD ve FSU uzun süreli grevleri savunurken, CFDT, CFTC, UNSA ve CGT’nin bürokratları bir günlük genel grevleri savunuyordu. CFDT ve UNSA katılımı arttırmak içi eylemleri hafta sonuna denk getirmek gerektiğini, FO ve CGT’nin tabanı ise grevlerin amaçlarına ulaşması için hayatı etkilemesi gerektiğini dolayısıyla hafta içi yapılacak grevleri savunuyorlardı.

Sonuç olarak gelecek eylemler için 2 Ekim ve 12 Ekim günleri seçildi. 2 Ekim günü yapılan eylemde Paris’te 310 bin eylemci sokaklardaydı. Ülke genelinde eyleme katılanların sayısı 3 milyonu buldu. Ancak önceki eylemlerdeki gibi işleyişi aksatacak nitelikte bir grevin olmayışı elbette eylemin etkisini azalttı. Hükümet üzerinde baskı yaratabilmek için emekçiler iyi örgütlenmiş uzun süreli bir grevin gerekli olduğunu söylerken, sendikalar en başından beri kısa aralıklarla yapılacak birer günlük eylemleri savunuyor. Sendikaların bu tercihi ne yazık ki grevin etkisinin azalmasına ve direnişteki emekçilerin motivasyonlarını yitirmelerine sebep oluyor.

Hükümet yaklaşık bir yıldır bu reformu gerçekleştirmek için uğraşıyor. Bu durum bize oluşan direnişin ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. Ancak şunu da biliyoruz ki, kamuoyu desteğini de göz önüne alırsak, mevcut direniş bir takım sendikal engellerle karşılaşmasaydı çok daha etkili olabilirdi. Buna rağmen Fransa’da emekçiler bu mücadeleyi bırakmayacaklarını 2 Ekim’de bir kez daha gösterdiler.

2 Ekim eylemi sonrası yapılan genel kurullardan çıkan karar; reform tartışmalarının başlayacağı 5 Ekim günü senatonun önünde bir eylem yapılması, ardından da tartışmalar boyunca çeşitli aralıklarla grev ve eylemleri sürdürerek senatonun üzerinde bir baskı kurulması yönünde oldu.

İçinde bulunduğumuz günler Fransa’nın geleceğini belirleyecek olan günler. İşçiler yalnızca sahip oldukları hakları kaybetmemek için değil aynı zamanda geleceğe şekil vermek için mücadele ediyorlar. Bunun gerçekleşmesi de planlanan eylemlerin güçlü ve kitlesel bir biçimde hayata geçirilmesine bağlı. Fransa’da işçi sınıfı ve sınıf mücadeleci tavırla hareket eden örgütler bugünlerde bunun uğraşını veriyorlar.

Yorumlar kapalıdır.