Çamlıhemşin: Hayaller, Deneyimler, Gerçekler…

Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinin bağımsız Belediye Başkanı İdris Lütfü Melek ile bir görüşme gerçekleştirdim. Kendisi 15 yıllık dostumdur. Geçmişte o muazzam Çamlıhemşin’i birlikte gezmişliğimiz, Kaçkar’ın eteklerine tırmanmışlığımız, anlatılması gerçekten zor güzelliğiyle Yukarı Kavron, Elevit, Ayder yaylalarının gecesinde soba başında uzun sohbetler etmişliğimiz, buz gibi sularında yüzmüşlüğümüz, köy evinde yeni açmış kabak çiçeğinden dolma yapıp yemişliğimiz var.

Bütün bu tanıklıklardan biliyorum ki Çamlıhemşin doğasıyla, insanıyla masallardan fırlamış desek inanın abartmış olmayız.

Hayaller

Evet, şimdi üstüne üstlük Çamlıhemşin’in bir de Melek gibi bir başkanı var. Ve ben uzunca süredir bu süreci, deneyimi gerçekten çok merak ediyordum. Özellikle de AKP hükümeti bu kadar güçlüyken onun elinden bir belediye başkanlığını almak kolay olmasa gerekir. Üstelik AKP eğer Çamlıhemşin belediye başkanlığını kazanmış olsaydı Türkiye tarihinde ilk defa bir parti bir ilin tüm belediye başkanlıklarını kazanmış olacaktı. Nitekim seçim sonuçları belli olduğunda bu fısatın kaçırıldığını gören AKP Rize milletvekili Ali Bayramoğlu -ki kendisi aynı zamanda eski MÜSİAD Başkanı’dır-,”Tüm ilçelerde alt alta ampul yanacaktı ancak bir ilçede araya virüs bulaştı” diyerek yaşadığı hayal kırıklığını ifade etmişti. Kendisine bu durum sorulduğunda Melek Başkan’ın cevabı ise, “Bu olsa olsa demokrasi virüsüdür, bundan da mutluluk duyarız” olmuştu. Bunları hatırlattığımda cevabı, “Evet, bu virüsün tüm Türkiye’ye yayılması da tek temennimiz…” şeklinde oluyor.

Deneyimler

Çamlıhemşin deneyimi gerçekten çok önemli ama uzaktan bakan insanlar için bir o kadar da yanıltıcı olabilir. Melek Başkan bunun altını özellikle çiziyor. Diyor ki; “Uzaktan bakanlar sanki burada devrim oldu zannediyor. Halbuki öyle bir durum yok. Buradaki insanlar da tüm Türkiye’nin insanları gibi, ne eksik, ne fazla… Evet beni seçtiler ama sosyalist olmamdan dolayı değil. Zaten biz, sosyalizmin adı üzerinden değil özü üzerinden bir seçim çalışması yaptık. Yaptığımız şey de aşağıdan yukarı herkesin sorunlarını, önerilerini, beklentilerini doğru ve demokratik bir şekilde yansıtabileceği bir mekanizma oluşturmak oldu. Bu mekanizma Mahalleler Birliği’dir. Bu doğrultuda ön seçimle adaylar belirlendi. Dört adaydan biri de bendim. Sonradan iki arkadaş çekildi ve iki kişi kaldık ve yapılan son seçimle başkan adayı belirlendi, o da ben oldum.”Lakin mesele seçimi kazanmakla da bitmiyor. Çamlıhemşin pratiğini farklı ve özel kılan daha fazlası. Örneğin seçim sonrası Melek Başkan’ın yaptığı icraatların başında on yıllardır devam eden mahallelerin su sorununu çözmek geliyor. Öyle ki Melek Başkan kendisine, birinden bir, diğerinden üç oy çıkan iki mahallenin su sorununu da binlerce metre boru döşeterek çözüyor. Oy vermeyeni cezalandırmaya alışık Türkiye siyasetinin yabancı olduğu bir durum bu. Çünkü biz, “bizden olmayanın” hiçbir hizmeti hak etmediğine inanan çok yanlış bir pratiğe sahibiz.

Gerçekler

Önümüzdeki genel seçimleri soruyorum Melek Başkan’a, ne düşünüyor? “Maalesef” diyor, “Türkiye Solu son 25 yıldır eline geçen tüm birlik fırsatlarını birer birer harcadı, harcamaya da devam ediyor. 30 yıldır taş üstüne taş koyulamadığı gibi geçmişin mirası da hızla tüketiliyor.” Çözüm önerisi ise çok basit, “emekten, özgürlükten, doğadan yana olacak, ayakları yaşadığı toprağın, dünyanın gerçeğine uygun şekilde basacak!”

Yorumlar kapalıdır.