Başbakan üniversitelerden dışarı!

Aralarından su sızmayan Başbakan ve rektörler, geçtiğimiz günlerde Dolmabahçe’de bir kahvaltı vesilesiyle yine bir araya geldiler. Onlar aralarında ne konuştu bilinmez ama ne konuşmadıkları bizler için açık.

Başbakan hangi üniversiteye girse, oradan öğrenciler patır patır dışarıya atılıyorlar. Soruşturmalar açılıyor ve öğrencilere okuldan uzaklaştırma cezaları veriliyor. Bunlar yetmezmiş gibi, İstanbul Teknik Üniversitesi’ne (İTÜ) Başbakanın girişini protesto eden iki öğrenciye 15 ay hapis cezası verildi.

“Özgürlük ortamı, eleştiriye, tartışmaya, sorgulamaya açık olmaktır, yumurta atarak, ayakkabı fırlatarak, hakaret ederek konuşan insanları susturmaya çalışmak, ifade özgürlüğü değildir.” Bu sözler elbette Başbakana ait, ifade özgürlüğünü diline pelesenk etmiş Başbakanımız, kendisi üniversiteye geldiğinde, nedense okulların içinde asker ve polisin etten duvar oluşturduğunu, konuşma yapacağı salonlara yalnızca daha önceden rektörlüğün isimlerini belirlediği bazı öğrencilerin alındığını, o içeride konuşurken dışarıda kalan öğrencilere gaz bombası atıldığını bilmiyor herhalde. Bu başbakan tarzı ifade özgürlüğü olsa gerek!

Bu olaylar münferit değil!

Başbakanın gelişini, ‘Ne sermaye, ne devlet; iş, ekmek, adalet’ pankartıyla karşılayan Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenciler gaz bombası yiyeli daha bir ay olmadı. Geçtiğimiz haftalarda Yıldız Teknik Üniversitesi’nde muhalif afişler asan öğrencilerin, rektörün uyarısıyla sınav haftasında okula alınmadıklarını ve okulun önünde çadır kurup profesörleriyle dışarıda ders yaptıklarını da biliyoruz. Anadolu Üniversitesi’nde konuşma yapan Haşim Kılıç’a öğrencilerin cezaevlerine gönderilmesini soran öğrencinin korumalarca nasıl dışarı sürüklendiğini, ‘Parasız eğitim istiyoruz, alacağız!’ pankartı açtığı için iki öğrencinin sekiz aydır hâlâ tutuklu olduğunu da…

Başbakanı üniversitelerde neden istemiyoruz?

Başbakanı üniversitelerde istemiyoruz.

O Tayyip Erdoğan olduğu ya da ‘çok gerici’ olduğu için değil.

Biz ‘parasız eğitim hakkımızdır’ derken, o her üniversitenin şirket gibi kendi sermayesi ile kendisini döndürmesini, işletmeci rektörler, güvencesiz çalışan öğretim görevlileri ve müşteri öğrencilerle çok kazandıran üniversite modelini uygulayan bir hükümetin başı olduğu için istemiyoruz.

Biz özgür üniversite derken, o ‘güvenli üniversite’ safsatalarıyla üniversiteleri öğrenciler dışında herkesle, polis ve özel güvenlik görevlileriyle doldurduğu için;

Biz ‘anadilde eğitim hakkımızdır’ derken o, tersine resmi ideolojiyi yeniden üreten asimilasyoncu, ırkçı dersleri zorunlu olarak koyduğu için Başbakanı üniversitelerde istemiyoruz.

Yorumlar kapalıdır.