Direnişteki UPS işçileri ile söyleşi: “8 ay değil 8 yıl da sürse…”

“Şimdiden maaştan para kesmeler kalktı. Bir saatlik yemek molası var. Dahası çay molası, bayram tatilleri gibi haklarımızı da kullanabiliyoruz (…) En önemlisi fazla mesai paraları ödenmeye başlandı”

***

İC: Neden sendikalı oldunuz?

İşçi (İ): Biz UPS’de çalışırken çalışma şartlarımız çok kötüydü. Daha iyi ücret alabilmek, insanca çalışma koşullarında işe gidebilmek için sendikaya üye olduk. Bizim meselemiz ekmeğimizi büyütmek, işverene boyun eğmemek.

İC: Çalışma koşullarınız nasıldı?

İ: Neresinden başlayalım ki? Bir kere sabah saat 08.00’da mesaiye başlıyorsun ama işin kaçta biteceği belli değil. 14-15 saat çalışmak bizim için normaldi aslında. Üstelik fazla mesai parası almadan… Saat 16.00’da gelenler gece 03.00’da işi ancak bırakabiliyor.

Ayrıca yemek molasında ayaküstü karnımızı doyuruyor… Kurye arkadaşlar direksiyon başında yemek zorunda kalıyor… Sigara, çay, dinlenme saati diye bir şey yok. Tuvalete dahi bir kere gidebiliyoruz, öbür türlü müdürlerden, şeflerden azar işitiyoruz. Çoğu zaman azarla da kalmıyor; en ufak bir yanlışımızda hakarete maruz kalıyoruz. Kaybolan, hasar gören en ufak bir maldan bizi sorumlu tutuyorlar. Bizim bir suçumuz olmasa dahi parasını her seferinde bizden kesiyorlar. Servisler deseniz; kapalı, camsız kamyonet arkasında gidip geliyorduk işimize.

İC: Sendikalı olmaya nasıl karar verdiniz?

İ: Sendikacılar geldi. Bize güven verdiler. Daha iyi şartlarda, emeğimizin karşılığını alabilmek için sendikalı olmaya karar verdik… Ve bizler bazı şeyleri göze aldık. Çünkü sadece benim almam değil hepimizin hakkını alması gerekir. O yüzden bu direniş sadece bizim değil, bütün işçi arkadaşlarımızın direnişidir.

İC: Sendikaya üye olduğunuzdan bu yana değişen bir şeyler var mı?

İ: Var tabii. Şimdiden maaştan para kesmeler kalktı. Bir saatlik yemek molası var. Dahası çay molası, bayram tatilleri gibi haklarımızı da kullanabiliyoruz. Akşam vardiyasında çalışan arkadaşlar istediklerinde iş bitimi saatinde işi bırakıyorlar ve en önemlisi fazla mesai paraları ödenmeye başlandı. Müdürlerin tavrı da değişti, artık bize “sizin 8 saatlik çalışma hakkınız var arkadaşlar” diyorlar. Önceden bizlere emir erleri gibi davranırken şimdi “göreve çıkar mısınız arkadaşlar?” diye rica ediyorlar. Ama tabii ki de bunların hepsi bizim örgütlü gücümüz sayesinde.

İC: Peki direnişe çıkmadan önce sendikayla ilgili ne düşünüyordunuz?

İ: Önceden sendikanın ne olduğunu bile bilmiyorduk. Ama biz işçiler için çok yararlı olduğunu biliyoruz şimdi. Bundan sonra da sendikal mücadeleye devam edeceğiz.

İC: Peki, direniş sonuçlandığında sonrası nasıl olacak?

İ: Öncelikle “ne mutlu bize ki direndik” diyoruz. İçerdeki arkadaşların çalışma durumları iyileşti. Biliyoruz ki bu yolda kazanmakta var kaybetmekte ama bizler çok şey kazandık. Örgütlenip direnişe çıkarak onurlu bir duruş sergiledik. Zaten hepimizin içine bu mücadele işledi.
Bundan sonra diğer direnişlerde en önde bizler gideriz artık. Büyük bir deneyim kazandık ve bilinçlendik. Bütün işçiler sınıf bilinçli artık. Önceden hepimiz aynı partilere oy verirdik; haklarımız gasp edilirdi ama farkında değildik. Sendikalı olunca, örgütlenince anladık ki artık bizim de bir sözümüz var bu dünyada. Bir arada olunca sözümüzü dinletebiliyormuşuz. Bu ülkenin temel taşlarını işçiler yapıyormuş, bunu öğrendik ve gücümüzün ne olduğunun farkına vardık. Artık daha huzurluyuz.

İC: Peki, bu direniş nasıl 8 ay kadar uzun bir zaman sürebildi?

İ: Doğru söz doğru ağızdan anlatıldı çünkü. Bizim için her şey daha zordu aslında. Normal fabrika işçileri gibi bir arada değildik çalışma arkadaşlarımızla. Günde en fazla 15 dakika görüşebiliyorduk birbirimizle. Hatta bazı arkadaşlarımız direnişe çıktıktan sonra tanıştı. Ama bütün bunlara rağmen bir arada kalabildik. Şimdiye kadar kimsenin gitme gibi bir durumu olmadı, çünkü biz hedefe kilitlenmiştik. Biliyoruz ki UPS işçileri doğru yolda, biliyoruz ki çoğalarak mücadelemizi büyütürüz, güçleniriz. 8 ay değil 8 yılda sürse göze alırdık bu direnişi.

Sendikacı: Kolay kolay hiçbir sendika böyle dağınık bir iş yerinde örgütlenme çalışması yürütemezdi. Meseleyi abartmadan, işçilere vaat vermeden anlattık. Nelerle karşılaşabileceklerine hazırlamaya çalıştık. TÜMTİS olarak her duruma uygun pozisyon alırız. Maddi kaygılarımız yoktur. Büyük-küçük işyeri ayrımı yapmaksızın işçileri önceliğimiz olarak belirleriz. UPS işçileri de bizim önceliğimiz oldular. Çünkü TEKEL işçileri tadını bildikleri bir şeyin mücadelesini verirken, UPS işçileri tadını bilmedikleri bir şeyin mücadelesini veriyor.

İC – Söyleşi, 9 Ocak 2010

Yorumlar kapalıdır.