Ergenekon’dan Erkenkondu’ya…

Malum cemaatin TV kanallarından biri Samanyolu TV. Kanalın en gözde dizilerinden biri “Kollama”. Dizinin ana teması ise Ergenekon davası. Davanın dizideki ismi “Erkenkondu”. Ülkeyi karıştıran gizli bir örgüt olan Erkenkondu’nun lideri “Baron the bir numara” ve Kaya Minik (Yalçın Küçük). Erkenkondu’ya göz açtırmayan idealist savcı Zeki Yahya (Zekeriya Öz) ve kahraman polisler dizinin diğer kahramanları. Dizi, tarihsel temellerinden arındırılmış konusu ile, Ergenekon davasının politik içeriğinden bağımsızlaştırma işlevi de görüyor.

Yakın tarihin neredeyse en önemli siyasi davası, hükümet, HSYK ve emniyet ortaklığıyla, böylesi bir trajikomik diziye dönmek üzere. Özellikle son gözaltı dalgasıyla, davanın seyri değişmeye başlamış ve hükümetin ve yargının taraflı tutumları tepkilere neden olmuş durumda.

Hala gerekçesi açıklanmasa da, Yazar Ahmet Şık ve gazeteci Nedim Şener’in keyfi tutuklamaları 3 Mart’tan beri sürüyor. Keyfi diyoruz, çünkü hiçbir elle tutulur delil yokken, yazarlar cezaevine konulmuş durumdalar.

Tutuklamaların yarattığı tepki yetmezmiş gibi, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tartışmalı bir karara daha imza attı ve Ahmet Şık’ın Fetullah cemaatini konu alan kitabı İmam’ın Ordusu’nun kopyalarının toplatılmasına karar verdi. 12 Eylül dönemini hatırlatan bu anti-demokratik kararın ardından, Radikal gazetesi, İthaki Yayınevi ve Şık’ın evi basıldı. Kopyalar imha edildi. Kitaba Ergenekon’u desteklemek gibi bir suç atfedildi.

Deliller nereden gelirse gelsin, kitabın kopyalarının imha edilmesi kararının kabul edilebilir bir yanı olmadığı açık. Daha yayınlanmamış bir kitabın kopyalarının imha edilmesinin amacı ne olabilir? Böylesi bir karar aslında davanın geldiği noktada Ergenekon’u yargılamanın ötesine geçildiğini gösteriyor. Her ne kadar Fetullah Gülen’in avukatı bu uygulamayı kendilerinin istemediğini söylese de, cemaat bağlantılı polislerin işin içinde olduğu tartışılıyor. Gerekçe ne olursa olsun, bu uygulamanın kabul edilebilir yanı yoktur. Böylesi kararlar, Ergenekon davasını Erkenkondu davasına dönüştürmektedir.

Şu ana kadar 100 bine yakın insanın kitabın kopyasını indirmesi de protestoların arttığını göstermektedir. Gelişen tepkilerin ardından özel yetkili savcı Zekeriya Öz, bu görevden alındı. Öz’ün görevden alınması Hükümetin ve HSYK’nın (Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu) gelişmelerden kaygı duyduğunu göstermekte.

Hükümet Kürt sorunundaki baskıcı tutumuyla, muhaliflere dönük anti-demokratik uygulamalarıyla, basını sindirmeye dönük çabalarıyla, rejimi demokratikleştirmek bir yana, rejimin koruyucusu haline gelmiştir. Öte yandan yargıya hükümetin ve çeşitli cemaatlerin müdahalesi, davanın içini de boşaltma tehdidi barındırıyor.

Anayasa tartışmaları sırasında, gazetemizde değişenin rejim olmadığını birçok kez söylemiş, rejimin makyajlandığını ifade etmiş ve “hayır” demiştik. Yine birçok kez yürütmenin güçlendirildiğini ifade etmiştik. Tüm yaşananlar bu öylediklerimizi doğrulamaktadır.

Biz emekçiler, emekçi halka karşı suç işleyenlerin yargılanmasını talep ediyoruz. Ergenekon davası bir an önce sonuçlandırılmalı, gerçek suçlular tutuklanmalı ve daha da önemlisi her türden anti-demokratik uygulamalara son verilmelidir. Şık ve Şener bir an önce serbest bırakılmalı ve bu keyfi uygulama sonlandırılmalıdır. Aksi halde Ergenekon davası, maalesef “Erkenkondu”ya dönme riski ile karşı karşıya kalabilir.

Yorumlar kapalıdır.