İstanbul Film Festivali başladı

17 Nisan’a kadar sürecek İstanbul Film Festivali başladı. 30 yıldır İstanbullu sinemaseverleri dünya sinemasının en seçkin filmleri, yıldız oyuncuları ve usta yönetmenleri ile buluşturan İstanbul Film Festivali yine sinemayla dolu iki hafta vaat ediyor. Yine de unutmayalım, Altyazı dergisinden Fırat Yücel’in yazdığı gibi: “Bu yıl, bizim kuşağımız için festivalin 30. yılı değil, Emek Sineması’nın olmadığı bir İstanbul Film Festivali’nin 2. yılı.

Hafta içi gündüz seansları 4 TL. (Biletlerin tükendiği filan da yok, istediğiniz filmin gösterim saatinde gişe kapısında muhakkak ki bilet bulabilirsiniz.) 2011 yılının ilk sekiz haftasından sinemalarda gösterilen otuz yedi filmin 11.394.506 bilet satışı gerçekleştirerek gişelere 106.392.795 TL hâsılat bıraktığı düşünülürse, bu fiyatlar ve bu seçkin program sinemaseverler için önem taşıyor. (Elbette kapitalizmin her daim yeniden üretmek zorunda olduğu “prestij”i için de.)

Festivalin dikkat çeken bölümleri ise, “Mayınlı Bölge”, bu yılın özel bölümü “Film Gibi 30 Yıl”ve kuşkusuz her yıl dikkat çeken “Dünya Festivallerinden” (bu kısımda Kırgız yönetmen Aktab KubatIşık Hırsızı Türkiye’de Güneşli Pazartesiler ile bilinen İspanyol yönetmen AranoaAmador ve kuşkusuz yapımları ve yaklaşımları ile çağdaş bağımsız sinemacıları yakından etkileyen Béla Tarrın Torino Atı adlı filmleri dikkat çekici.

Festivalin, Sinemada İnsan Hakları Yarışması dâhilinde gösterilen,Sedat Yılmaz filmi (sinemasal açıdan olmasa dahi), Özgür Gündem Gazetesi dâhilinde yaşananları anlatması bakımından konuşulmaya değer.DİSK’e bağlı Sinema Emekçileri Sendikası’nın 2009 yılı sektör raporunda ortaya konan düşünsel ve sanatsal alandaki özgürlüklerin kısıtlanması başlığı altındaki vurgular düşünülürse kardeş sektöre bu belgeselvari bakışın taşıdığı önem de anlaşılabilir.

Yorumlar kapalıdır.