Direnişlerden notlar

Bilindiği üzere Ocak ayında, Samsun Gazi Devlet Hastanesi‘nde işten atılan Dev Sağlık-İş Sendikası üyeleri, işe geri alınmaları talebiyle hastane önünde direniş başlatmıştı. İşe dönmek için 176 gündür direnen 2 işçiye, 4 Temmuz günü işten atılan üç işçi daha katıldı. 21 Temmuz günü, DİSK, Türk-İş ve KESK’e bağlı sendikaların ve demokratik kitle örgütlerinin Samsun şube başkanları ve yöneticileri ile birlikte hastane bahçesinde yapacağı basın açıklamasına hastane yönetiminin talimatıyla Özel Güvenlik Birimi (ÖGB) saldırısı gerçekleşti. İşçiler bu saldırıya rağmen alanı terk etmedi ve basın açıklamasını gerçekleştirdiler. 5 taşeron işçinin yürüttüğü direniş, Gazi Devlet Hastanesi bahçesinde devam ediyor.

Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi‘ndeki taşeron şirkette çalışırken hukuka aykırı bir biçimde işten çıkarılan Sosyal-İş Sendikası üyesi Sedat Yaylacı için bir dayanışma eylemi yapıldı. Sosyal-İş Sendikası Örgütlenme Dairesi Başkanı, “Taşeronlaştırma başta olmak üzere işçi sınıfının içine sokulmuş bütün Truva Atlarını söküp atacağız. Sedat Yaylacı işe geri dönene kadar bu mücadeleyi hep birlikte sürdüreceğiz” dedi. “Taşeron kadrolu el ele, güvenli geleceğe” ve “Sedat Yaylacı derhal işe iade edilsin” yazılı pankartlar açarak bir yürüyüş gerçekleştirdiler.

Uludağ Üniversitesi‘nde Sosyal-İş üyesi yaklaşık 200 işçi, yıllık ücretli izinlerinin tam olarak verilmesini ve üniversite rektörlüğünce kadrolu işçi olduklarını tescil eden mahkeme kararının uygulanmasını istedi. Temmuz ayında rektörlük önünde yapılan eylemde, Uludağ Üniversitesi ile taşeron şirket arasındaki taşeronluk ilişkisinin hukuka aykırı olduğunun tescillendiğini belirtildi, işçilerin kadrolu olduğunu söylendi. Ancak üniversite yönetiminin kararı 3,5 aydır uygulamadığına dikkat çeken Sosyal-İş, “Yaklaşık 680 işçi kâğıt üzerinde hâlâ taşeron şirketin işçisiymiş gibi gözükmektedir” dedi.

Bu direnişler şüphesiz ki neo-liberal saldırıların taşeronlaştırmayı yaygınlaştırması, üniversite çalışanlarının -asistanlar da dahil – güvencesizleştirilmelerine dönük politikaların sonucudur.

Bir başka direniş ise Yeşil Kundura işçilerinden. Türk-İş’e bağlı Deri-İş Sendikası’nın örgütlenmeye çalıştığı Çorlu’daki Yeşil Kundura ayakkabı fabrikasında, 17 Temmuz günü toplu işten çıkarma yaşandı. Fabrikada aralarında Deri-İş Sendikası üyelerinin bulunduğu 183 işçi işten çıkarıldı. Sendika üyesi 10 işçi 19 Temmuz’dan bu yana fabrika önünde direnişte. Sendikanın yaptığı açıklamada “İşçilere, hakları olan kıdem ve ihbar tazminatlarını 5 senetle ödeme dayatılmaktadır. Son 2 yıldır maaşlarını düzensiz alan ve son 2 aydır maaş alamayan işçilerin çoğunluğu ise yaşadıkları ekonomik sıkıntılardan kaynaklı bu dayatmayı kabul etmek zorunda kalmıştır” denildi.

Petrol-İş’in örgütlü olduğu Petkim‘de süren toplu sözleşme görüşmelerinde patronun anlaşmaya yanaşmaması üzerine işçiler fabrikayı terk etmeme eylemi başlattı. Petrol-İş Sendikası’nın aldığı kararla, 16.00 vardiyasıyla başlayan eylem, diğer vardiyaları da kapsayacak ve işçiler fabrikayı terk etmeyecek. Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube Başkanı İsmail Doğan, “Kendi kurdukları bozuk sistemin devam etmesini istiyorlar. 2100 işçi ile işyerine kapanmayı düşünüyoruz. İşyerinde ne kadar kalacağımız da tamamen onlara bağlı. Burası bizim işyerimiz sonuçta” diye konuştu. Tek Gıda-İş de hala devam eden eyleme destek verdiklerini açıkladı.

Gazetemizin daha önceki sayılarında, direnişlerini ayrıntılı bir biçimde aktardığımız taşeron PTT işçileri ise son olarak temmuz ortalarında, TBMM önünde yaptıkları oturma eyleminde gözaltına alındı. 200 gün önce işten atılan ve direnişe geçen işçiler, taşeron sistemine karşı meclisteki siyasi partilerin harekete geçmesini talep ederek grup toplantılarına katılmak istediler.

Ve son olarak, yine Petrol-İş sendikasının örgütlü olduğu, 25 Aralık 2010’da başlayan Bericap direnişi Temmuz ayı içerisinde kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi üzerine kazanımla sona erdi. 209 gün süren eylemin, işverenin işçilerin kıdem tazminatlarıyla ihbar tazminatı yerine geçecek 2,5 maaş tutarında ücret ödemesiyle sona erdiği bildirilen bir açıklama yayınlandı.

Bu direnişlerden de anlaşılacağı üzere, işten atmalara karşı, sendika ve güvenceli iş taleplerimizi sonuna kadar savunmayılız. Özellikle yaklaşan ekonomik krizle birlikte önümüzdeki günlerde daha fazla işten atmaların olacağı ve yapılmak istenen yeni anayasayla bu neo-liberal saldırıların daha da meşrulaşacağı bir dönemde bu talepler fazlaca önem kazanıyor. Mücadeleleri birleştirelim!

Yorumlar kapalıdır.