Metal – Eğitim şart ama kime?
Kısa bir süredir fabrikamızda, Milli Eğitim Bakanlığı’nca gönderilen iki öğretmen tarafından İşkolu ve İş Güvenliği ile ilgili eğitim verilmeye başlandı. Yaklaşık 40-45 gün sürecek bu eğitimlerin ardından, sınav yapılacak ve sınavda başarılı olanlar sertifika almaya hak kazanacaklarmış. Evet, ilk bakışta iyi bir uygulama gibi gözüküyor, ama derslere girince işin teknik kısmından ziyade asıl amaç anlaşılıyor.
Örneğin; İş Güvenliği öğretmeni ilk derste, “Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na katılmamasına rağmen, sanayi olarak savaşa katılan ülkelerden neden geride kalmıştır?” diye sordu. Sonra kendi cevapladı, “Çünkü; biz iş kazalarında dünyada ilk sıralardayız, iş kazalarında verdiğimiz kayıplar, diğer ülkelerin dünya savaşında verdiği kayıplar kadar var. Ama bu ülkelerde sanayinin kalkınmasının en büyük nedeni, üretimin hiç durmamasıdır. Bunu da şöyle sağlıyorlar; işveren, büro çalışanı veya işçi diye ayrım yapmaksızın herkesi her işte çalıştırıyor. Örneğin işçiler işe gelmediğinde bürodaki tüm çalışanları muhasebeci, müdür, sekreter kim varsa üretim sahasında çalıştırıyor. Bir mühendis işbaşı mı yaptı, onu hemen üretim sahasında görevlendirmiyor, önce dış kapıya bekçi olarak koyuyor, sonra orta kapıya, sonra içeriye geliyor. Bu sayede ortamı tanımış oluyor ve kaza yapma riski azalıyor.” dedi.
Bunun üzerine dayanamayıp sordum; “Burada bir çelişki yok mu? Bir işçinin eğitimini almadığı yerde çalışması kaza riskini arttırmaz mı?” diye. Öğretmen gevelerken, yanında oturan ve daha önce iş kazasında üç parmağını kaybetmiş olan arkadaşım takıldı gözüne, hemen ona sordu, “Sen neden iş kazası geçirdin?”, diye. Arkadaşım da, “Ustabaşı beni görevim olmayan bir yerde çalıştırdı, ondan kaza geçirdim” deyince, söyleyecek sözü kalmadı. Diğer bir arkadaşım da, “İş kazalarında neden hep yüzde 76 işçiler suçlu oluyor, işverenin suçu yok mu?” diye sorunca, öğretmen dersi bitirdi.
Bu durum da açıkça gösteriyor ki, eğitim adı altında patrona itaat dersi veriliyor, yani patron ne derse o! Patron nerede isterse orada çalışacaksın. Önemli olan üretimin devam etmesi, işçinin kaza geçirmesinin önemi yok, zira biri gider diğeri gelir, ama değirmen hep döner.
Sertifika almak iyi gibi görünse de, sertifikayı aldıktan sonra geçireceğimiz herhangi bir kazada tamamen suç bizim olacak, çünkü patron hiçbir güvenlik önlemi almamasına rağmen ve işçileri görevi olmayan yerlerde çalıştırmasına rağmen, bu işçiler iş güvenliği eğitimi aldılar deyip işin içinden sıyrılabilecek. Bu tür eğitim faaliyetleri, başta olumlu görünse de çok geçmeden asıl amacı ortaya çıkıyor. Zira patronlar çıkarı olmayan hiçbir şeye yatırım yapmazlar. Bu durumda sormak lazım: EGİTİME İHTİYACI OLAN KİM ACABA?
Yorumlar kapalıdır.