Dünya öğrenci hareketleri: Deneyimler ve talepler

Kuzey Afrika, Latin Amerika, Ortadoğu ve Avrupa coğrafyalarında, derinleşen dünya ekonomik krizinin yol açtığı toplumsal çöküntüye karşı kitle seferberlikleri hız kazanırken, bu seferberlikler içerisinde öğrenci-gençlik hareketinin konumu da oldukça kritik bir yere oturuyor. Öğrenci-gençlik hareketini bu seferberlikler içerisinde yer almaya ya da bizzat kitlelere öncülük etmeye iten, birbirinden ayrı olarak düşünülemeyecek, birbirine sıkı sıkıya bağlı iki temel faktör öne çıkmakta.

Bunlardan ilkini, neoliberal saldırı politikalarının eğitim alanını her gün biraz daha kıstırmaya çalışması ve buna bağlı olarak ticarileşen ve daha fazla kâra güdümlü hale getirilmeye çalışılan üniversitelerin, tüm bileşenleriyle birlikte esnek ve güvencesiz çalışma koşulları altına sokulmaya çalışılması ve öğrencilerin emek piyasasına öğrencilik dönemleri sırasında girmesi oluşturmakta. Bunun yanında, derinleşen kapitalist krizle birlikte dünya genç nüfusunun işsizlik oranlarında önü kesilemeyen bir yükselme söz konusu. Bu da bir yandan “diplomalı işsizlik” ve “geleceksizlik” gibi kaygıların önünü açarken, öğrenci-gençlik içerisinde hızlı bir proleterleşmenin de belirleyeni olmakta. Bu koşullar altında gelişen mücadeleler ise önemli deneyimler barındırmakta.

Yunanistan: “Şirketler için değil, toplum için üniversite!”

Krizle birlikte en büyük darbeye maruz kalan Yunanistan’da 2000’li yılların ortalarından beri öğrenci hareketinin dönem dönem etkin olduğu söylenebilir. Yakın zamanlarda ise hükümetten düşen PASOK’un eğitim bakanının adıyla anılan “Diamandopulu Yasa Tasarısına” (üniversitelerde neoliberal dönüşümü sağlamak amaçlı bir yasa tasarısı ) karşı eylemlilikler görüldü. Öğrencileri seferber eden talepleri ise şu şekilde sıralayabiliriz; yasanın geri çekilmesi ve iptal edilmesi, eğitimin ücretsiz hale getirilmesi, üniversitelere sınavsız giriş hakkı ve güvencesiz çalışmaya ve işsizliğe karşı talepler. PASOK hükümetinin yerine gelen teknokratlar hükümetinin işlevi düşünüldüğünde önümüzdeki dönemde mücadelenin sürmesi öngörülebilir.

Şili: “Eğitim alanında kâr amaçlayan kurumlara izin yok!”

1990’lardan beri neoliberal dönüşümün yoğun bir şekilde yaşandığı Şili’de ise seferberlikler eğitimin ticarileşmesine karşı geçtiğimiz Mayıs ayında başladı ve gelişerek devam etmekte. Burada öğrencilerin sınıf mücadelesiyle bağ kurabilmeleri mücadelenin süreklilik kazanmasında en etkin faktörlerden birisi oldu. Altı aydır süren seferberliklerde öğrenciler; devletin eğitime daha fazla bütçe ayırması, yoksul öğrencilere kredi yerine karşılıksız burs sağlanması, eğitim alanında kâr amaçlayan kurumlara izin verilmemesi ve eğitimin parasız olması talepleri etrafında bir araya geldiler.

Nereye doğru?

Bu iki örnek dışında İspanya, İtalya, Fransa ve Portekiz gibi ülkelerde eğitimin ticarileşmesine karşı eylemler dönemlik yükselişler göstermekte. Buna ek olarak, genç nüfus arasında artan işsizlik oranları ve derinleşen ekonomik krizin faturasını tüm ezilen kesimlere yüklemeye dönük olarak hükümetler eliyle uygulanmaya çalışılan “kesinti programları” önümüzdeki dönemde muhalefetin daha geniş bir tabana yayılabilmesinin belirleyeni olacağını söyleyebiliriz. Tunus ve Mısır devrimlerinde yüksek işsizlik oranlarına karşı seferber olan gençliğin öncü rolü kendisini net bir biçimde gösterdi. Kapitalist krizin sınıf uzlaşmazlıklarını keskinleştirdiği bu günlerde sınıf dayanışmasının ve enternasyonal dayanışmanın elle tutulur hale gelmesi var olan mücadelelerin seyri açısından önemli bir yere oturmakta.

Yorumlar kapalıdır.