Hey Tekstil işçileri dayanışmaya çağırıyor

Direnişinizin 60. günündesiniz, bu süreci bize aktarabilir misiniz?

R.Ç:
İşçiler maaşlarını isteyince, patron zarar gösterip fabrikayı kapatmakta buldu çözümü, tabi bu arada biz çıktıktan sonra patron, başkalarını getirip çalıştırdı fabrikada ama şu an, fabrikada makineler de kalmadı, her şeyi kaçırdılar. Aslında kaçırılan makinelerden bir tanesi bile, yaklaşık 700-800 milyon lira, burada çalışan insanların bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir durumda, ama patron kendi çıkarları uğruna bunları kaçırmak istedi ve yaptı.

N.B:
2-3 yıl önce 2 bin çalışanımız vardı, direnişe geçtiğimiz zaman 420 arkadaşımız kaldı ve bu süreçte herkesi tazminatını ödemeden çıkardı. Geçmişte haksız olarak çıkartılan arkadaşlarımız açtıkları davaları kazandılar fakat patron ödemek için her yolu denedi. Bu arada Hey Tekstil 2005’te en yüksek ihracat yapan firmalar arasındaydı, biz ise bunu başarabilmek için gece gündüz, her zaman çalıştık ama şu anki durumu asla tahmin edemezdik.

R.Ç:
Ben 12 yıldır çalışıyorum, deselerdi bu firma şu an böyle bir duruma düşecek inanmazdım. Gece gündüz çalışan bir firma, kazancı dolar üzerinden hesaplanan bir firma, nasıl bu duruma düşer hala inanamıyorum, patron daha çok kar uğruna bizlerin emeklerini çalmak, alacaklarımızı ödememek için iflas göstermeye çalışıyor.

N.B:
Bize yaptıklarının aynısını Batman’da açtığı fabrikada çalışan arkadaşlarımıza da yaptı. 10 ay çalıştırıp hiçbir gerekçe göstermeden, çalışanları kapı dışarıya attı, fabrikayı kapattı.

Direnişiniz boyunca karşılaştığınız sorunlar neler oldu? Mesela direnişe başladığınızda 420 kişiydiniz ama bu sayı gün geçtikçe azaldı, öyle değil mi?

N.B:
Eşleriyle birlikte burada çalışan arkadaşlarımız vardı, işten çıkarıldıktan sonra maddi açıdan çok zorlandık hatta bu arkadaşlar boşanma derecesine kadar geldiler. Hamile arkadaşlarımız da var ama onlar burada bulunamıyor. En çok maddi açıdan zorlanıyoruz, bize bu süreçte destek veren birkaç örgüt dışında kimse yok maalesef. Ayrıca faturaları ödeyemediğimiz için elektriğimizi suyumuzu doğal gazımızı kestiler, çocuklarımızı okuldan almak zorunda kaldık. 3.5 aylık maaşımızı ve tazminatlarımızı alamadığımız için, şu an bu yoklukta ne yapacağımızı bilmiyoruz açıkçası.

Peki direnişiniz için kampanya düşünüyor musunuz?

N.B:
Evet, bu ayın 21’inde bir kampanya yapacağız; bu kampanya için biletleri, ulaşabildiğimiz her yere götüreceğiz ve mücadelemiz için bu kampanyaya herkesten destek istiyoruz

Peki, bu 2 aylık süreçte sendikalar size yardım etti mi?

N.B:
Evet, Petrol-iş, Hava-iş ve Türk-Metal ellerinden geldiğince yardımcı oldular.

Sesinizi duyurabilmek ve hakkınızı arayabilmek için hangi yolları denediniz?

N.B:
AKP Parti İl Binası’na gittik direnişimizi anlatmak için, söyledikleri sadece “üzerinde duracağız, bakacağız” oldu. Hatta işten çıkartıldığımız gün Çalışma Bakanlığına gittik, dilekçelerimiz memurlar tarafından yırtılmak istendi, arkadaşlarımız tartaklandı, maaşlarımız yatmadığından beri sözde müfettiş gönderecekler ama gönderdikleri insanlar sadece çay içip gittiler, açıkçası Çalışma Bakanlığı bizi yalnız bıraktı. Sonra CHP’den birkaç milletvekili geldi, bizimle görüştükten sonra patronla da görüşüp çekip gittiler, özellikle “patronun itibarı sarsılmasın, bacaları tütsün, onların isimleri çok önemli ” demeleri bizi sarstı, çünkü burada çalışan çoğu arkadaşımız bu partilere oy verdi ama açık ve net 2 aydır yalnız bırakıldık onlar tarafından…

Bu yıl 1 Mayıs’a katılacak mısınız?
N.B:
1 Mayıs benim için birlik ve mücadele günüdür ama, şu süreçte çeşitli sendikalardan gelen arkadaşların tutumu o kadar canımızı sıktı ki, açıkçası hem maddi hem manevi olarak yanımızda değillerdi, eğer onlar kürsüde de söz almaya çalışırlarsa, onları alanda konuşturmamak için elimden geleni yapacağım.

Önceki 1 Mayıs’lara katılmış mıydınız? Katıldıysanız önceki 1 Mayıslardan farkı sizin için ne olacak bu sene 1 Mayıs’ın?

N.B:
İşçilerin haklarının yendiğini her zaman biliyordum; ama bu sefer arkadaşlarımızla kendi mücadelemiz için katılacağız 1Mayıs’a. Mesela 8 Mart’taki yürüyüşe kadın arkadaşlarla gittik, başta çok yadırgadılar, hatta korktular da, çünkü bunları bilmiyorduk, sosyal hayatlarımız işten dolayı sıfırdı, robotlaşmıştık aslında. Daha yeni farkına varıyoruz, birlikte mücadele etmeyi…

R.Ç:
Önceden 1 Mayıs, örgüt ya da direniş dediler mi, insan öcü zannediyordu, sadece teröristler katılır gibi geliyordu. Hâlbuki örülmek istenen bir mücadele var ve devletin işine gelmediği için, bunları bize terörist olarak gösteriyormuş. Ayrıca, buraya giden arkadaşlardan duyduğum, başlarına gelen sorunlar eskiden abartılı geliyordu. Meğerse haklılarmış. 2 aydır olan şu direnişimizden sonra söyleyebilirim ki, insan başına gelmeden anlayamıyor. Bence bu konuda, örgütlerin ve sendikaların da suçu biraz var, bizi mücadele için bilinçlendiremediler. Eğer sendikaların bu kadar yararlı bir şey olduğunu bize anlatsalardı, çoktan sendikaya başvurmuştum.

N.B:
Evet, ben de katılıyorum, özellikle Güneşli bölgesinde çok fazla tekstil atölyesi var ama gidip görebileceğim, danışabileceğim hiçbir sendika yok maalesef. Ayrıca, iş yerlerinde faaliyet yürütmekte de hatalı, sendikalardan gelenler sadece işten çıkarken yardımcı olmaya çalışıyorlar, önemli olan o işçiyi iş yerinde tutup, diğer işçilere de sendikayı anlatabilmek

Peki, Hey Tekstil’de bundan önce sendikal bir çalışma oldu mu?

N.B:
Evet oldu, ama o süreçte ben yoktum ve birçok arkadaşın işten çıkarıldığını biliyorum. Bir de, planlı ve programlı bir şekilde, gizli tutulması lazım bu tür sendikalar çalışmaların, öyle olmadığı için, patron sendika için çalışan herkesi iş yerinden attı.

2 aylık sürecin sonucunda talepleriniz nelerdir?

N.B:
Yasal olarak hiçbir işveren 420 kişiyi işten çıkartamaz, 17. madde yüzünden olsa bile… Madem çıkarttı bizleri, patron haklarımızı versin, içeride 3,5 aylık maaşımız, kıdem ve ihbar tazminatlarımız gecikmişleriyle duruyor. Ve biz bu konuda kararlıyız, hiçbir şekilde bunları almadan gitmeyeceğiz.

R.Ç:
Gerekirse bedel ödemeye razıyız, çünkü bu bizim için paradan daha çok gurur meselesi haline geldi.

Burada çalışan ve çoğunlukta olan kadın arkadaşların yaşadığı sorunlar nelerdir, özellikle direniş sürecinde?

N.B:
Çoğu kadın arkadaşımız çocuklarını okutabilmek için burada çalışıyordu ve şu an çocuklarının harçlarını ödeyemedikleri için ağlıyorlar. Ayrıca sütü kesilen arkadaşlarımız da var burada ve yeterince beslenemedikleri için çocuklarını emziremiyorlar. Ve direniş devam ederken her şeye zam geldi, ama kimse bize bunları nasıl öderseniz diye gelip sormuyor. Elektriğimizi ve doğal gazımızı anında kesiyorlar. Ama hakkımızı aradığımızda da kimse bizim yanımızda değil. Süleyman Çelebi buraya gelip, “patronların bacasının tütmesi lazım” derken bizim bacalarımızın tütmesini kim düşünüyor? Biz onları bu hale getirdik, bizlerin sayesinde bu ödülleri aldılar. Hatta kadın haklarını koruduğu için ödül bile verildi A. Bektaş’a ama şu an kadınlar zor durumda kapıda bekliyor.

Son olarak bizlere söylemek istediğiniz neler var?

N.B:
Yüreklenebilmemiz için sizlere ihtiyacımız var, mesela biraz önce burada birkaç arkadaşın olması bile bizim için destekleyiciydi, bizi mücadelemizde yalnız bırakmayın. Bu ayın 21’indeki kampanyayı tekrar hatırlatmak isterim, mücadelemiz için kampanyaya destek vermeniz, biletleri satın almanız gerçekten önemli.

R.Ç:
Ben 4 çocuk babasıyım, ev benim üzerime olmasına rağmen çocukları okutabilecek para artık bulamıyorum, benim gibi veya benden kötü çok arkadaşımız var, o yüzden kampanya bizler için önemli.

Bizler sonunda kazananın, direnen Hey Tekstil işçileri olacağına inanıyoruz; mücadeleniz bizim de mücadelemizdir… Bizlere ayırdığınız zaman için teşekkür ediyoruz.

Yorumlar kapalıdır.