“Ölümüne büyüyoruz!”
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİGM) hazırladığı raporlara göre yılbaşından bu yana, 59’u Mart ayında olmak üzere, en az 104 işçi iş cinayetine kurban gitti. En çok işçi ölümlerinin yaşandığı sektörlerin başında inşaat, enerji ve maden geliyor. İş çinayetinde hayatını kaybeden işçilerin sayısı o kadar arttı ki, neredeyse her gün ölen ve/ya yaralanan işçilerin haberleri geliyor. Yeri gelmişken, yukarıdaki rakamların sadece basına yansıyan ölümlerin kayıt altına alınmasıyla elde edilen sayılar olduğunu ve esas rakamların çok daha korkunç boyutlarda olduğunu hatırlatalım. 11 Mart’ta İstanbul Esenyurt’ta bir inşaatın şantiyesinde işçilerin barındığı çadırlarda çıkan yangın sonucu 11 işçinin hayatını kaybetmesi de buzdağının görünen yüzü. Başbakan Erdoğan bu toplu ölümden oldukça etkilenmiş ve kızmış olacak ki, olayın ardından grup toplantısında şu açıklamayı yaptı :
“Yoksulun, garibanın, işçinin, emekçinin alınteriyle geçinen insanın hayatı hiç ama hiç ucuz değildir. Milyarlarca liralık yatırım yapanların, milyarlarca lira kâr elde edenlerin alın teri ile geçinen işçilerin güvenliğini bu kadar hiçe saymasını, onların hayatlarını bu kadar değersiz görmesini kabul etmeyiz, edemeyiz. Yetim kalan çocukların, dul kalan kadınların ay sonu üç kuruş harçlık bekleyen çocukların ahını yerde bırakmayız. İhmalin aydınlığa kavuşturulmasının yakın takipçisiyiz. Müfettişlerimiz derhal dün itibariyle harekete geçtiler, olay yerinde ilk incelemelerini yaptılar. Bu olayda sorumluluğu bulunanlar en kısa sürede adalete teslim edilecektir”
“Yoksul-yetim” edebiyatı yaparak “milyarlarca lira kâr elde edenlere” nefretini kusan Başbakan’ın konuşmasının üzerinden çok da uzun bir süre geçmemişken, Eskişehir’de bir madende yaşanan göçükte 4 işçinin, Aşkale’de bir HES inşaatında oluşan elektrik arızasını gidermek için gölete açıldıktan sonra donarak hayatını kaybeden 5 işçinin ve ardından Tuzla’daki bir tersanede meydana gelen patlama sonucu 2 işçinin yaşamını yitirdiği haberleri geliyor. Yaralı sayısını bir kenara bıraksak dahi, ölümlerdeki “devamlılık”, Başbakan’ın basına yansıyan her işçi ölümünden sonra yinelediği ve her biri yukarıdakinin bir benzeri olan açıklamalarının fütursuzluğuyla örtüşüyor.
Çin’den sonra en hızlı büyüyen 2. ülke olmanın “gururunu” yaşayan Başbakan, bu büyümenin “güvenceli esneklik” rejimiyle kol kola ve işçilerin kanı üzerinden sağlandığını söyleyemediği için, “yoksul-yetim” edebiyatına sığınıyor. Toplu Konutların, HES’ler ve gökdelenlerin açılışını yaparken “Ölümüne büyüyoruz!” diyemediği için ahını yerde bırakmadığı çocuklardan, kadınlardan, yetim hakkından, alınterinden dem vuruyor. Hükümet, gurur duyduğu büyümenin çimentosunu işçi kanıyla karıyor.
Yorumlar kapalıdır.