Üniversite sınavları: Sınava girenlerin payına düşen ne?

Bu ayın ikinci ve üçüncü haftası yapılacak olan LYS sınavları ile ilgili bugüne kadar birçok şey söylendi ve söyleniyor. Bir tarafta sınavın varlığından çıkar sağlayanlar diğer tarafta ise biz sınava giren insanlar…

Sınavın varlığından çıkar sağlayanlar (dershaneler, liseler, özel öğretmenler, ÖSYM) bize sınavın ne kadar adil olduğunu, herkesin çok rahat kazanabileceğini ve bu sınavda uzun sorular dışında hiçbir sorun olmadığını, eğer kitap okusaydınız o soruların da rahatça yapılabileceğinden bahsediyor. Sanıyorum bu sene şifre çıkmamasından da güç alıyorlar. Kitap okumaya “zaman harcadığımızda da” bizi uyaran bu kişiler. Kazanamama veya düşük puan yapma durumunda ise bizim beceriksizliğimiz olduğundan bahsedip bize: “Yahu zeki çocuklarsınız biraz özel ders ya da daha fazla test kitabı alsanız yapardınız”, diye söyleniyorlar.

Ancak biz biliyoruz ki, sınavın varlığı bile sistemde eşitlik olmadığının en büyük kanıtıdır. Okullarda verilen eğitim bizi serbest piyasa koşullarında rekabet edecek düzeye getirmek ve milletimiz için ölmek adına verilirken, özel öğretmenlere ulaşabilen öğrenciler çok azken ve milyonlarca lira kazanan dershaneler yalnızca bizlere konuları ezberletip eğitimin ne olduğunu bile bilmezken; bizler “eğitim düzeyini” ölçen bir sınava girip hayatımızı şekillendiriyoruz. Bu bahsettiklerim çoğunlukla düz ve Anadolu liselerini kapsıyor çünkü meslek lisesi öğrencileri ucuz ya da ücretsiz işgücü olarak görülüyor: “Sınava girseniz de olur girmeseniz de… Sizin geleceğiniz belli.” Gerçi bu gelecek hepimizin geleceği. Hepimiz, ne yaparsak yapalım geleceğin ve bugünün işsizleriyiz. Ya da güvencesiz bir işte ucuza ve esnek koşullarda çalışan işçileri…

Tabi sınavı kazanıp güzel bir üniversiteye gitmek ekonomik durumu iyi olan aileler için o kadar zor değil. Gerekli harcamalarla başarılabilir. Peki bu harcamaların gittiği yerler neresi? Dershaneler, özel öğretmenler ve bir de ÖSYM… ÖSYM herkesten YGS sınavı için 40 lira alıyor. Şimdi biraz matematik işlemi yaparsak, 1 milyon 511 bin 980 kişi bu sene YGS’ye girdi. Bunu 40 ile çarparsak ortaya 60.479.200 TL çıkıyor. LYS’ye bu sayının yarısı kadarı öğrencinin -biraz iyimserlikle- girdiğini düşünürsek; sınav başı 20 lira, 2 sınava girmek mecburi -3 sınava giren çok daha fazladır-. Buradan da 30.239.600 TL geliyor. Toplamları ise yaklaşık 100.000.000 TL. İyi para!

Yani aslında kazanan sadece özel kurumlar değil… Sınava girenler dışında herkes bu işin ekmeğinden birer parça koparıyor. Ve daha büyük parçalar için sürekli sistemi bizlerin aleyhine değiştiriyorlar.

Yazının başında dediğim gibi herkes bir şeyler söylüyor. Ve dinlenmesi gereken bizler iken hep onların istedikleri oluyor. Bunun nedeni ise herkesin ayrı yerden bağırıyor olması. Bu yazı tüm söylenenlerin çok küçük bir kısmından bahsetti. Daha fazlasından, bu ve bunun gibi sorunlardan bahsetmek için: Parasız, bilimsel, anadilde eğitim için, sınavların kalkması için, herkese üniversite eğitimi sağlamak için birlikte hareket etmeli ve o ekmeği onlara zehir etmeliyiz.

Yorumlar kapalıdır.