Anadilde savunma tasarısı, topal ördek misali…

Açlık grevlerinin üç talebinden biri olan anadilde savunma hakkı için kanun tasarısı hazırlandı. Ve tasarının millet meclisinde oylanarak kabul edilmesi beklenirken konu rafa kaldırıldı ve görüşmenin yeni yıla kaldığı Hükümet tarafından açıklandı. AKP iktidarının klasik, ben yaptım oldu tutumu burada da kendini gösterdi. Pekiyi, CHP ve MHP’nin de itiraz ettiği kanuni düzenleme neyi içeriyordu?

Düzenlemeye göre anadilde savunma, sanığın mahkeme huzurundaki yargılanması esnasında olacak. Yani savcılıktaki ilk sorgusunda bu hak verilmiyor. Asıl olan savcılık aşamasında böyle bir hak yok. Bu aşamada anadilde savunma hakkı yamalı bohça gibi olacak. Yani düzenleme, eksik ve yetersiz, yapmış olmak için yapılan bir yasa konumunda.

İddianamenin okunması ve karar aşaması dışındaki hallerde, anadilde savunma hakkı yok. Hazırlanan düzenlemeye göre, sanık; iddianamenin okunması ve esas hakkında mütalaanın verilmesi üzerine, sözlü savunmasını kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde yapabilecek. Tercüme hizmetleri, il adli yargı adalet komisyonlarınca oluşturulan listeden, sanığın seçeceği tercüman tarafından yerine getirilecek.

Düzenlemeye göre, bu tercümanın gideri devlet tarafından karşılanmayacak ve bu imkan, yargılamanın sürüncemede bırakılmasına yönelik olarak “kötüye kullanılamayacak”. Yargılamaya hazırlık aşaması olan savcılık aşamasında anadilde savunma olmayacak. Bu iki hal dışında yargılamanın diğer süreçlerinde bu hak sanıklara tanınmamakta. Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası’na göre, yargılama iki temel evreden oluşmakta. Birinci evresi soruşturma evresi olup, savcılık ve emniyet safhasını kapsayan safha. Bu safhada, sanığa en iyi bildiği dilde kendisini savunma imkanı verilmemekte. Davanın açılıp açılmamasının kararlaştırıldığı bu evre son derece önemli. Dolayısıyla, anadilde savunma hakkının yargılamanın tüm aşamalarında tanınması gerekir. Yargılamanın kovuşturma evresi diye isimlendirilen aşamasında, bu hakkın kovuşturmaya ilişkin tüm işlemlerde tanınmaması da önemli bir eksiklik. Tercüman ücretinin sanık tarafından ödeniyor olması da ayrı bir problem. Sanık kendi tercümanını kendi belirleyebilmeli, bu tercümanın ücretini de devlet karşılamalı.

Yorumlar kapalıdır.