ODTÜ’de polis terörü!

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)’nde dün yaşanan (18.12.2012) polis şiddetinin yakın tanığı olan ODTÜ’lü bir arkadaşımız olarları şöyle anlatıyor.

ODTÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Ferdan Ergut’un twitter hesabında paylaştığı bu yazı olayların özünü yeterince açıklayıcı nitelikte.”Olaylar şöyle başladı: 15.30’da öğrenciler Fizik’te toplandılar. Başbakan’ın geleceği binaya yürümeye başladılar. Polis barikatına geldiğimizde barikatla aramızda yüz metreden fazla mesafe vardı. Daha arka sıradakiler henüz toplanmamıştı bile. Öğrenciler ne yumurta ne taş; hiçbir şey atmıyorlardı. Sadece slogan atıyorlardı. Ve demokratik haklarını kullanırlarken gaz bombaları üzerimize atılmaya başlandı. Ben ayrıldım ve ofise geldim. Ondan sonra elbette her şey bambaşka bir hal aldı. Kayıtlara geçsin: ODTÜ’de saldırı polisten geldi. Çocuklarımız evlerinde otururken gaz bombası yedi. Bu bir rezalet!”

Polis adeta ODTÜ’ye çatışmak ve öğrencilere bir ders vermek için gelmişti. Sadece slogan atan bir kalabalığa herhangi bir uyarı olmaksızın tüm gücüyle, gözü dönmüşçesine saldıran ‘güvenlik güçlerinin’ yaptığını başka türlü açıklamak mümkün değil. Üstelik bu sert adeta vahşice ‘müdahale’ sadece protestoculara yönelik de değildi, bölümlerin camları kırılarak içeri atılan gaz bombaları şiddetin hedef seçmeksizin uygulandığının en bariz göstergelerindendi. Olaylar sırasında birçok kişi gazdan etkilenirken, protestocuları hedef alarak atılan gaz bombalarının kapsülleri birçok yaralanmaya neden oldu. 5 öğrenci hastaneye kaldırılırken içlerinden biri beyin kanaması geçirdi.

Peki neydi protesto edilen? Bilindiği gibi Başbakanın ODTÜ’ye geliş amacı askeri amaçlarla kullanılacak Göktürk uydusunun fırlatılış töreniydi. Öğrenciler, bilimin, teknolojinin ve özgür düşüncenin kurumları olması gereken üniversitelerin savaş, yıkım ve şirketlerin AR-GE teknolojilerinin geliştirilmesine alet edilmesini protesto etmek için en temel demokratik haklarından yararlanıyorlardı. Ancak daha önce birçok örnekte görüldüğü gibi, yine ileri demokrasi en temel haklarını kullanmaya çalışan insanların orantısız bir şiddete maruz bırakılması olarak ortaya çıktı. Tam da yüksek öğrenimde yeni düzenlemelerin gündemde olduğu bu dönemde gelişen böyle bir müdahale bir kez daha özgür emekçiler üniversitesi talebinin önemini vurgulamak için oldukça önemli bir fırsat.

Son yıllarda üniversitelerin niteliklerini yitirmesinin, sermayenin talepleri doğrultusunda üniversitelerin kâr eden şirketler haline getirilmesinin, öğrencileri geleceksizliğe, çalışanları ise güvencesizliğe mahkum edenin başlıca sorumlusu olan hükümetin ve onun başı olan Başbakan’ın ve onların kolluk güçlerinin üniversitelerden ellerini çekmesini istiyoruz!

Polis üniversitelerden defol!

Üniversitelerde sermaye denetimine hayır!

Yaşasın özgür emekçiler üniversitesi!

Yorumlar kapalıdır.