Üniversitelerde saldırıların ardı arkası kesilmiyor
ODTÜ’de gerçekleşen polis terörünün ardından son dönemde iyice azıtan polis şiddeti faşistlerle ve ÖGB’lerle (özel güvenlik birimleri) birlikte koordineli bir hal almış ve diğer üniversitelere de hızla yayılmış durumda. İktidarın üniversitelerde artan şiddet politikalarının ardında, üniversitelere yönelik Yeni YÖK Taslağı ile ortaya atılan son neoliberal rötuşları rahatça yapabilme derdinin olduğu açıkça görülüyor.
Ordu Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Deniz Yıldırım’a Yeni YÖK Taslağı ile ilgili bir panele katıldığı için üniversite yönetimi tarafından açılan soruşturma Yıldırım’a disiplin cezası ile sonuçlandı. Ayrıca aynı öğretim üyesinin de içerisinde yer aldığı 7 öğretim üyesi hakkında üyesi bulundukları Eğitim Sen’in hazırlamış olduğu “Üniversite A.Ş. İstemiyoruz” yazılı afişi kapılarına astıkları için “çalışma bürosunun kapısına izinsiz afiş asmak” suçlamasıyla soruşturma açıldı. Ordu Üniversitesi Eğitim-Sen Temsilciliği’ne göre tüm bunlar buzdağının yalnızca görünen tarafı. Üniversite çalışanları her tür yasal yol denenerek sindirilmeye çalışılıyor.
Üniversitelerde öğrencilere yönelik şiddet ise neredeyse tüm üniversitelerde artan şekilde sistematikleştiriliyor. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) öğrencileri yemekhane zamlarını protesto için yemekhane boykotuna gitti ve yanlarında getirdikleri sandviçleri arkadaşlarıyla paylaşmak istedi. ÖGB’ler öğrencilere saldırarak boykota engel olmaya çalıştı. Öğrencilerin “bunların 3’ü 5’i öğrenci” diyen rektöre cevabı ise kitlesel bir protesto oldu. Hacettepe Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi’nde ise, Newroz’un kutlanmasını içine sindiremeyen gruplar ile polisin öğrencilere saldırısının ardından üniversiteler 2 gün tatil edildi. Newroz’a katılan öğrenciler ise yurtlardan atılmaya başlandı. AKP’nin ‘barış’ söylemlerine karşın bu saldırılar oldukça manidar.
İktidar, YÖK taslağını üniversitelere kabul ettirebilmek için öncelikle üniversite çalışanlarını ve öğrencilerini ezmeyi amaçlıyor. Gücünü kabul ettirdiğinde taslağın önünde engel kalmayacağını biliyor. Zira medyasıyla ve hukukuyla ikiyüzlüğünü ancak bir yere kadar kabul ettirebiliyor. Buna karşılık bizlerin üniversitenin tüm bileşenleriyle beraber bu şiddete karşı birlikte mücadele etmemiz önem taşıyor. Bizleri polis teröründen, bu birlikteliğin sınıf politikasından bağımsız dar bir üniversite hareketi olarak kalması değil işçi sınıfının gündemleriyle ortak mücadele koruyabilir.
Yorumlar kapalıdır.