Türk, öğün, çalış, evlen!

Başbakan bazen bir tesis açılışı, bazen nikah şahitliği yaparken, bazense seçim adayını açıklarken muhakkak bizden de bahsediyor, hiçbir konuşmasında kadınları da es geçmiyor. Artık hepimizin malumu “kızlı-erkekli” meselesinden de Kızılcahamam kampının son gününde bahşetmişti. Parti toplantısında kızlı-erkekli öğrenci evleri konusu nereden açıldı, gündem oraya nasıl geldi diye merak edenler, meselenin aslını bir de bizden dinleyin.

“Denizli ilinde şahit olduk. Yurtların yetersizliği beraberinde çeşitli sıkıntılar doğuruyor. Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakar demokrat yapımıza bu ters. Vali Bey’e bunun talimatını verdik. Bunun bir şekilde denetimi yapılacak.”

Başbakan mealen kadın ve erkek aynı evde yaşarsa devlet valisiyle, polisiyle devreye girecek, bu suçun (!) önüne geçecek diyor. Bu uyarı, karma öğrenci evlerini olduğu kadar pek tabii evlenmeden birlikte yaşayan kadın-erkek çiftleri de kapsıyor. Vali Bey’e ne talimat verildi bilemiyoruz ama görünen o ki, evli olmayan ama aynı çatı altında yaşayan kadın ve erkekler, en iyi ihtimalle mahalle eşrafı veya polis ihbarıyla baş göz edilecekler. Öteki taraftan evlenen öğrencilerin Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) borçlarının silineceğini ve faizsiz 10.000 TL kredi hakkı tanınacağı duyuruldu, üstelik ilk sene çocuk yapan yeni evli öğrencilere geri ödemenin tarihinin uzatılacağı da müjdelendi! Bayram değil seyran değil, bu teşvikin sebebi nedir?

Evliye havuç, bekâra sopa

Bulmacanın parçalarını birleştirelim. Evliye havuç, bekâra sopa politikası açıkça öğrencileri, genç kadınları evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya teşvik ediyor. Bir yandan söylevlerle, paketlerle, yasalarla biz kadınları doğurmaya teşvik ediyor, diğer yandan da ola ki teşviklerin mayası tutmazsa diye “kızlı-erkekli evlere” denetim getiriyor. Peki, neden sürekli pahalılaşan konut kiralarından, kötü koşullardaki yurt ortamından, öğrencilerin hayatlarını devam ettirebilmek için niteliksiz işlerde kayıtdışı istihdamından bahsetmiyor da, evlilikten bahsediyor? Çünkü sermayenin ve onun başarılı neferi AKP’nin ucuz işgücüne ihtiyacı var. Vatana hibe edecek çocuklara ihtiyacı var! Evliliğin alâmetifarikası burada yatıyor.

Karma eğitim: Ey Türk kadını birinci vazifen merdivenlerden çıkarken dikkat etmektir!

Bir süredir “kız ve erkek öğrencilerin aynı merdivenlerden çıkmasına içi razı olmayan” Milli Eğitim Müdürlerinden, “lisedeki kızlarla erkeklerin el şakalarını” köşelerine taşıyan yazarlardan işitmeye başlamıştık. Nihayetinde kızlı erkekli ev tartışmasına çok paralel şekilde karma eğitimin kaldırılacağı “müjdelendi”.

Herhalde bu kargaşada kökleri 18. yüzyıla dayanan karma eğitimi de aradan çıkarabileceklerini düşünüyorlar. Kadınları kamusal hayattan dışarı iterek yalnızca “kadın işlerinin” öğretileceği bir okulda ‘eğitmek’, evde ve iş yerlerinde cinsiyete dayalı işbölümünü pekiştirmek, işte hükümeti kreş, bakım evi gibi yüklerden sonsuza dek kurtaracak harika bir plan!

En az üç çocuk doğurun dendi, doğum teşvik paketleri çıkarıldı, kürtaj ve sezeryan fiilen yasaklandı, evlilik kredilerle teşvik edilirken boşanmalar zorlaştırıldı… Saldırılar büyüyor: Makyajlı yasalar, “müjde”li paketler, erkek egemen muhafazakar söylemler, doğum teşvikleri… Amaç net, kadınları erkeğe, aileye bağımlı hale getiren, bakım ve ev işlerini kadınlara yıkan anlayış… AKP’nin kadın düşmanı politikalarına karşı mücadele etmek yakıcı bir ihtiyaç olarak karşımızda duruyor.

Yorumlar kapalıdır.