Suriye devriminin 3. yıldönümünde Halkın Kurtuluşu Birliği’nin kuruluşu

Suriye devrimi 3. yılını geride bırakırken, Suriye Devrimci Solu “Halkın Kurtuluşu Birliği” isimi silahlı oluşumun kuruluşunu deklare etti. Aşağıda Suriye Devrimci Solu’nun bu birliğin kuruluşunu ilan eden bildirisini yayınlıyoruz.

Değerli yoldaşlar,

Demokrasi, adalet ve özgürlük savaşçıları,

Halk devrimi dördüncü yılında karmaşık ve kritik bir aşamaya girmekte. Katledilenlerin ve yaralıların sayısı yüzbinleri aşarken, milyonlarca insan mülteci durumda ve ülkede yıkım kol geziyor. İktidardaki burjuva rejim müttefiklerinin yardımıyla askeri alanda yeniden avantajlı konuma geçerken, karşıdevrimci faşist güçler de kuvvetlenmiş durumda. Uluslararası seviyede müzakereler Suriye devrimci halkının mücadelesi pahasına emperyalist güçler arasında gerçekleşmekte. Bu müzakerelerle devrimin haklı talepleri, “reform” adı altında yozlaşma, sömürü ve baskı rejiminin devamı için bir kenara atılmakta. Devrimin ilk yılında barışçı kitlelerin taleplerine iktidarın cevabı kanlı ve zalimceydi. Bu acımasız baskı devrimin önemli bir kesimini kendisini, ailesini ve çevresini savunmak için silahlı mücadeleyi benimsemeye itti. Bu kolay bir seçim olmadı ve pek çoğu silaha gönülsüzce sarılmak zorunda kaldı. Silahlı kitle mücadelesi diktatör rejimin askeri saldırılarının acımasızlığına bir reaksiyon olarak olarak gelişti. Silahlı mücadelenin kitlelerin kurtuluşunun bir aracı haline geldiği göz ardı edilemez.

Karşıdevrimci güçler ister yerel ister bölgesel ister uluslararası olsun, halk devrimine, onun demokratik ve haklı yolunu saptırmak ve onu sabote etmek için saldırdılar. Şunu iyi biliyoruz ki, bu bölgesel güçler tüm enerjilerini bu hedefe yönelttiler. Bu durum, çeşitli bölgesel güçlerin ortaklığıyla bulandırılan açık bir politik vizyon eksikliği ile kötüleşti ve muhalefet gruplarını da etkisi altına aldı. Resmi muhalefetin çeşitli kesimleri, kendilerine ekonomik açıdan destek veren emperyalist ve bölgesel güçlerin çeşitli politik ve askeri çıkarlarından ileri gelen çatışmalardan da etkilendi.

Devrimin üç yıllık süreci şunu gösteriyor ki aralarındaki anlaşmazlıklara rağmen bu bölgesel ve uluslararası güçlerin istisnasız hiçbiri devrimin zaferini istemiyor. Devrimi rayından çıkarmak ve onu başarısızlığa sürüklemek için ellerinden geleni yapıyor. İktidardaki faşist rejim “anavatan” veya “ret cephesi” adına devrimci kitleleri katletmeyi meşru göstermeye çalışırken, karşıdevrimci faşist gerici güçlerse halkımızı “Allah ve din” adına katlediyor.

Bunlar aynı madalyonun iki yüzü: tiranlık ve sömürü. Bahsedilen tüm karşıdevrimci güçler kitleleri bölmek ve devrimci süreci baltalamak için mezhepsel, dinsel, etnik ve yerel farklılıkları kullanmaktan hiç çekinmediler. Tüm bunlara rağmen devrimin ruhu halen canlı ve şimdiye kadar bu ölümcül tuzağa düşmemeyi başardı.

Bizim devrimimiz 2010’dan beri bölgemizdeki ülkelerde yaşanan ayaklanmalar bağlamında ortaya çıktı ve bizim devrimimiz onları etkilerken onlarınki de bizi etkiledi. Bunlar yalnızca bütünüyle teorik sözler değil, bölgemizdeki ülkelerde devam eden devrimci süreçler arasındaki yüksek bağıntıyla da kendisini kanıtlamış gerçekler. Biz devrimimizi aynı zamanda tüm dünyadaki emekçi kitlelerin, ezilenlerin ve marjinalize edilmiş kitlelerin sosyalizm, sosyal adalet, eşitlik ve özgürlük için verdiği mücadelenin bir parçası olarak görüyoruz. Biz bunu, tüm topraklarını ve haklarını almak için mücadele eden Filistin halkının, Latin Amerika’daki topraksız köylülerin, Güney Afrika’daki grevci madencilerin, Avrupa’da neoliberalizme ve kapitalist küreselleşmeye karşı mücadele eden halkın, Güneydoğu Asya’daki ezilen işçilerin, tüm dünyada eşitlik için mücadele eden kadınların mücadelesinde görüyoruz.

Bu nedenle, bizim mücadelemiz yoksulluk, yağmacılık ve sömürüye dayalı ve milyarlarca insanın acıları pahasına daha fazla kâr için çarpışan emperyalist haydutların oluşturduğu küresel kapitalist sisteme karşı birleşik mücadelenin bir parçasıdır.

Radikal sol aktivistler Suriye devriminde olmamak şöyle dursun başlangıcından beri onun içindeydiler, hatta pek çoğu önderlikleri eli kanlı burjuva rejime biat eden resmi komünist partilerin eski üyeleri olarak esasında devrimin öncüleriydi. Ama maalesef pek çoğu silahlı mücadeleden uzak durma, sürgün ve baskı dolayısıyla alanda eriyip gitti.

Biz, Suriye Devrimci Sol Akımı olarak inatçılıkla devrime aktif olarak katılmayı sürdürdük. Mütevazi gücümüzle bireysel olarak da olsa silahlı mücadele de dahil olmak üzere her türlü kitle mücadelesinde yer almaya devam ettik. Artık devrimin bu özel zamanında, Devrimci Sol Akım olarak Halkın Kurtuluşu Grubu’nun kuruluşu ile hem karşıdevrimci gerici güçler ve hem de katil faşist rejime karşı, barışçıl mücadele biçimlerinin olası imkanlarını da bırakmadan kitlesel silahlı mücadelede rol oynamanın zamanı geldi. Bu yol, kökünü aşağıdan demokrasi ve sosyalizmden alan halk devriminin emekçi kitlelerinin acil çıkarlarını savunan, her türlü bölgesel ve emperyalist müdahaleye karşı halkın iradesinin bağımsızlığını güvence altına alan ve işgal altındaki Golan’ı her ne pahasına olursa olsun geri almanın zafer yoludur.

Devrimci kitleler, işçiler, ezilenler ve dışlanmışlar adına, normalleşen acı ve yıkıma rağmen her gün yeniden doğan Suriye’nin özgürlüğü, eşitlik ve sosyal adalet adına!

Suriye Devrimci Sol Akımı olarak, halk devriminin gerçek programını savunan Halkın Kurtuluşu Birliği’nin kuruluşunu ilan ediyoruz. Şunu vurguluyoruz ki grubumuzun misyonu özellikle otoriter rejim ve tüm karşıdevrimci güçlere karşı kendisini, halk kitleleri ve onların bedeli ağır ödenmiş özgürlükleri ile tüm tiranlık ve sömürüden kurtulma haklarını korumaktır.

Ölüme değil tüm halk kitleleri için onurlu ve özgür bir yaşama çağrı yapıyoruz. Çünkü hayat güzel ve biz şimdiki ve gelecek kuşakları tüm kötülüklerden, baskı ve şiddetten uzak yaşamasını sağlamak istiyoruz.

Kurtuluşları için çarpışan halk kitleleri ile mücadelemizde bölgedeki ve dünyadaki tüm solcu ve sosyalist güçleri en yüksek dayanışmalarını açık ve kararlı bir şekilde iletmeye çağırıyoruz çünkü bizim halk devrimimiz bölgedeki hatta bölge sınırlarını aşan devrimci süreçlerin kaderini belirleyecek.

Tüm şehitlere şeref, yaralılara şifa ve tutuklulara özgürlük!

Halk devrimine zafer!

Tüm iktidar ve zenginlik halka!

Yorumlar kapalıdır.