AKP Petrol-İş yönetiminde

Türkiye’deki en büyük konfederasyon durumunda olan Türk-İş’in petrokimya iş kolun­daki sendikası Petrol-İş 5-6 Eylül’de 27. Olağan Genel Kurul’unu gerçekleştirdi. Genel Kurul’dan çıkan en önemli sonuç Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın’ın yerine AKP’ye yakınlığıyla bilinen Ali Ufuk Yaşar’ın seçilmesi oldu. Petrol-İş Sendikası Tüpraş ve Petkim gibi stratejik yerlerde örgütlü bir sendika olmakla kalmayıp Türk-İş içe­risinde de en önemli muhalif sendikaların başını çekiyordu.
Türk-İş içerisindeki 10 Sendika geçtiğimiz yıl­larda Sendikal Güç Birliği Platformu(SGBP)’nu oluşturmuşlardı. SGBP, Türk-İş içerisindeki nis­peten mücadeleci sendikalar tarafından Türk-İş bürokrasisine karşı yola çıkmıştı ve öncülüğünü de Petrol-İş yürütmekteydi. Petrol-İş eski Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ise Türk-İş’in önceki Genel Kurulu’nda AKP’nin adayı olan, Tekel direnişi sürecinde ihanetçi tavrından çok iyi tanıdığımız Mustafa Kumlu’nun karşısına başkan adayı olarak çıkmıştı.

Emek alanındaki saldırılarında herhangi bir işçi muhalefetine tahammülü dahi olmayan AKP’nin, uzun yıllardır güdümüne almaya çalıştığı ve kısmen de aldığı Türk-İş içerisinde de muhalefet istemediğini söylemek doğru olacaktır. Zaten Hak-İş’i elinde bulunduran AKP, Türk-İş’i de muhalefet olmaksızın tamamen ele geçirerek çıkardığı emek düşmanı yasalara karşı çıkmayan sınıf işbirlikçisi sendikalar yaratma hedefiyle iler­liyor. En son Petrol-İş kongresinde AKP’ye yakın bir ismin Genel Başkan olması da bu hedefle doğrudan bağlantılıdır. Dolayısıyla AKP’nin, Türk-İş içerisindeki muhalif sendikaların başını çeken Petrol-İş’e yönelik bu hamlesi sadece Petrol-İş’te değil orta vadede tüm sınıf hareketin­de etkileri hissedilecek stratejik bir hamledir.

AKP’nin bu stratejik hamlelerine karşı sessiz kalmak ise bugün yapılacak en büyük yanlış­lardan olacaktır. Yönetimini AKP ele geçirmiş olsa da Petrol-İş’in tabanı mücadeleci işçilerden oluşmaktadır. Hem Türk-İş genelinde hem de Petrol-İş’te kurulan AKP ve dolayısıyla serma­ye hakimiyeti bu mücadeleci işçilerin ve sınıf kardeşlerinin mücadelesiyle gelecektir. Devrimci Marksistlere düşen görev ise mücadeleci işçilerle birlikte hem Petrol-İş hem Türk-İş içerisinde mu­halefeti yükseltmek ve sermayeyi sınıfın mücadele örgütlerinden kovmaktır.

Yorumlar kapalıdır.