Kürt’ün “X dil” ile imtihanı

7 Haziran 2015 seçimlerinde umduğunu bulamayan AKP iktidarı önümüze yeni bir seçim getirdi. 1 Kasım’da tekrarlanan seçim, AKP’nin tek başına iktidarı ile sonuçlandı. AKP, “halkın iradesi tecelli etti.” diyerek seçimlerden zaferle çıktığını ilan etti. 7 Haziran’da oy kaybına uğrayıp tek başına iktidar olamayan AKP, 7 Haziran’ı halkın iradesi olarak tanımamış ve önümüze yeni bir seçim koymuştu.
Seçim sonucunda yenilenen TBMM, 17 Kasım’da milletvekillerinin yemin törenine sahne oldu. Yemin töreni esnasında HDP Ağrı milletvekili Leyla Zana’nın Kürtçe söylediği, “Bi Hevîya Aşîtî Kî Bi Rûmet Û Mayînde” (Onurlu ve kalıcı bir barış umuduyla) ifadeleri meclis tutanaklarına ‘X dil‘ olarak kaydedildi. Yani bilinmeyen dil. Kürtçe bilinmeyen dil midir? Gelin birlikte göz atalım: 2002 yılında AKP iktidara geldiğinde özgürlüklerin artacağı ve demokratikleşmenin sağlanacağı vaadiyle iktidar olmuştu. Eğer Kürtçe X dil ise TRT ekranlarında 24 saat Kürtçe yayın yapan TRT Şeş, hangi ülkenin kanunlarına göre yayınını sürdürüyor? X dil, yok hükmündedir.

İktidar, açılım görüşmeleri için ne İmralı’yı ne de HDP’yi muhatap almayacağını söylüyor. Kürt sorununun çözümü aşamasında yeni bir döneme vurgu yapan AKP iktidarı bu sorunun mecliste çözüleceğini söylüyor. Türkiye’de en kötü ihtimal ile 15 milyona yakın Kürt’ün kullandığı dil X hükmünde. Yani yok sayılıyor. Kürt’ün dilini yok sayan iktidar ile çözüm nasıl hayata geçirilecek? Kürtçeyi yok sayarak mı? Kürtleri muhatap almadan, onların siyasi temsilcilerini dikkate almadan bu çözüm mümkün mü? Eğer iktidar çözüm diyorsa ve bu çözümü meclis aracılığıyla gerçekleştireceğini düşünüyor ve bunda samimiyse Kürt’ün dilini mecliste X dil olmaktan çıkartması gerekir. Yok saydığınız bir halkla barış ve çözüm mümkün olmayacaktır. Çözüm, Kürtlerin siyasi ve politik iradesini kabul etmek, Kürt dilinin, kültürünün önündeki engellerin kaldırılması ve Kürt coğrafyasındaki baskı ve şiddet uygulamalarına son verilmesi ile olabilir. Gerçekte AKP iktidarı çözümde samimi değildir. Samimi olmadığını Kürt illerindeki uygulamalarda net olarak gösteriyor. Kürt illerinde sokağa çıkma yasakları bazen 14-15 güne kadar sürebiliyor. 12 Eylül faşist darbesi döneminde bile bu kadar uzun süreli sokağa çıkma yasakları uygulanmadı. Kürt illerinde sivil katliamlar pervasızca devam ediyor. Devlet, X dil sahiplerini yok etmek için adeta sınırları zorluyor.

Leyla Zana’nın yemin esnasında Türk kelimesi yerine Türkiye demesi de infiale yol açtı. Türk tekliği Türkiye ise çokluğu ifade eder. Daha önce de Türkiye diye yemin eden Zana’nın 17 Kasım’da ettiği yemin geçici TBMM Başkanı Deniz Baykal tarafından geçersiz sayıldı. Daha önce geçerli sayılan yemin bu defa neden geçersiz sayıldı? Bizce bu süreçle alakalı bir durum. Dolmabahçe Mutabakatı’nı tanımadığını söyleyen RTE, “Masa yok, çözüm derin dondurucuda.” diyerek kendi kendini inkâr ediyor. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AKP iktidarı olarak 12 yıldır, “Akan kan dursun, analar ağlamasın” diyerek, sessiz devrim niteliğinde adımlar attıklarını söylemişti. RET’de bu sürecin takipçisi olacaklarını ifade etmişti. Kendi söylediklerini inkâr eden bir iktidarın meclisten çözüm ve barış çıkaracağını ummak hayalin ötesinde bir durum. İlk önce X dil çıkmazını çözmeleri ve Kürt’ün dilini tanımaları gerekiyor. Barış ise AKP’nin getireceği bir şey değil. Barışı ancak ve ancak Türkiye halklarının ve işçi sınıfının mücadelesi getirecektir.

Yorumlar kapalıdır.