Zonguldak’taki maden işçilerinin açlık grevi 9. gününde!

Hiçbir Maç, Yarışma Programı veya Burjuva Gündemi Yerin Altından Yeryüzene Yayılan Bu Direnişe Perde Olamaz!

Öyle bir şey düşünelim ki, dünyanın en zor işlerinden birini yapalım ama emeğimizin karşılığının yakınından bile geçmeyen bir maaş alalım. Her gün yerin metrelerce altında kömür madeni arayıp çıkartmaya çalışalım ama çıkartılan kömür bizi değil patronların cebini ısıtsın. Bir de çok değil iki yıl önce Soma ve Ermenek’te yaşanan iş cinayetlerinde ölen maden işçilerini düşünelim.

Bonus olarak da mecliste maden facialarını önlemeye yönelik her türlü önerinin hükümet tarafından reddedildiğini hatırlayalım!

Şimdi bu durumdayken, Zonguldak’ta ‘Balçınlar Özel Maden Ocağı’nda geçtiğimiz günlerde paralel yapı operasyonları kapsamında kayyum atanan DEKA madencilikte çalıştığımızı hayal edelim. Bu hayalde biraz daha sınır tanımayalım ve 4 aydır maaş alamadığımızı farz edelim.

İşte bizim bu yapmaya çalıştığımız hayal egzersizini Zonguldak’taki maden işçileri birebir yaşamış durumda.

Bu duruma elbette direnen maden işçileri 16 Mayıs’ta Zonguldak meydanlarında seslerini duyurmaya çalıştılar. Hatta bir binanın yedinci katına çıkıp oradan haykırdılar. Sonra baktılar olmuyor, yedi kat aşağı inip çoğumuzun belki de başka ‘gündem’ler ile duymadığımız ve ilgilenemediğimiz açlık grevini başlattılar.

Bugün 12. gününde olan grevde daha önce 5 işçinin sağlık nedenlerinden dolayı hastaneye kaldırıldığını biliyoruz. Greve devam eden diğer maden işçilerinin durumlarının da giderek kötüleştiği haberleri geliyor. Onlara destek olmaya gelenleri de engelleyen kolluk kuvvetleri işçilerin dirençlerini kırmaya çalışıyor. Şu an grevdeki işçiler içeride kontrollü bir göçük oluşturdular, bu sayede kimse içeri giremiyor tabi dışarı da çıkılamıyor.

Böylesine önemli bir direnişin yanında olduğumuzu söyleyip ve bugüne kadar yaşanan faciaların münferit ‘kazalar’ olmadığını, 1941 yılından bu yana 3 binden fazla maden işçisinin bu cinayetlerde hayatlarını kaybettiğini hatırlatmak isteriz.

Ayrıca şunu da belki düşünsek sanki meselenin derinini görmememiz kolaylaşabilir diye ekleyelim.

Yine düşünün ki, Türkiye Süper Ligi’nde üç büyük takımdan birindeki bir futbolcu Soma faciasında hayatını kaybeden 157 ailenin borcunu ödesin. Yani bir futbolcunun belki birkaç aylık kazancı ile 157 ailenin yaşamak zorunda oldukları için yıllar içersinde yaptıkları borcu ödeyecek kadar ekonomik uçurum olsun. Bu duruma hiç değinilmeden sadece bir sporcunun başına ‘iyilikseverlik’ sıfatı getirerek haber yapılıp bize sunulsun.

İşte tam bu noktada bu iyilik perdesinin altında kaybolan detaylarda gizli olan sınıfsal uçurum belki birçok şeyi anlamamızı ve safları sıklaştırmamıza neden olacaktır.

Bu yüzden İşçi Demokrasisi Partisi olarak her zaman olduğu gibi işçi mücadelesinden yana olduğumuzu belirtip herkesi Zonguldak’taki direniş ile dayanışmaya beklerken; futbol maçları, yarışma programları, burjuva siyasi gündemleri ile örtülmeye çalışan bu grevi gözler önüne serip haykırmaya çağırıyoruz!

Yorumlar kapalıdır.