MHP’de taht oyunları
MHP kongre süreci 1 Kasım seçimi sonrası tabanın kongreyi işaret edip, seçim istemesiyle başlıyordu. Ancak Bahçeli 2018’deki kongreyi işaret edip olağanüstü kongre yapılmasına karşı çıkıyordu. Bunun üzerine başta Meral Akşener olmak üzere Sinan Oğan, Koray Aydın ve Ümit Özdağ başkanlığa aday olup delegelerden 543 kişinin imzasını toplayıp genel merkeze gönderdiler. Genel merkez dilekçeye cevap vermeyince mahkeme süreci başladı. Mahkeme tek celsede MHP’ye kayyum atadı ve kayyum da 15 Mayıs’ta olağanüstü kurultay kararı aldı.
Bunun üzerine MHP Genel Merkezi boş durmadı; Sivas Gemerek ve Kastamonu Tosya Asliye Hukuk Mahkemeleri’nden kurultayı durdurma kararı aldı. (Bu kısma kadar daha detaylı bilgi için: İşçi Cephesi, Sayı 84, MHP: Bahçeli mi, Bahçesiz mi?)
25. İcra Müdürlüğü, Gemerek ve Tosya kararları için kurultaya tedbir koyuyor (Tedbir koydurmak için sadece bu iki ilçeyi bulup karar aldırması aslında MHP’nin ve Erdoğan iktidarının de durumunu açıklar nitelikte.) ve kongrenin yapılmasını engellemek için valiliğe ve emniyete yazı gönderiyordu. MHP çağrı heyeti ve başkan adayları, Yargıtay kararını bekleyeceklerini belirtiyor; Yargıtay da Mayıs ayı içinde karar vereceğini açıklıyordu. Bu sırada MHP muhalefetinin, ilk önce Tosya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararına yaptığı itiraz kabul ediliyor ve karar yürürlükten kaldırılıyordu. Aynı süreç Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesi için de yapılıyordu. 13 Mayıs akşamı itirazı değerlendiren, 2. İcra Müdürlüğü kararı kaldırıyor ve uygulanması için 25. İcra Müdürlüğü’ne yolluyordu. Sonuç olarak 25. İcra Müdürlüğü kararı tanımayıp kurultay yapılmayacağını söylüyordu (Çok yorucu değil mi? Hamlelerden başım döndü.) MHP başkan adayları ne olursa olsun kurultay alanında olacaklarını söyleyip kongre alanına ortaklaşa gidiyordu.
15 Mayıs sabahı MHP delegeleri ve sempatizanları büyük bir topluluk oluşturmasına rağmen polisin aldığı sıkı önlemler yüzünden kongre alanından eli boş döndüler, ancak imza topladıkları delege sayısı 543’den 748 sayısına ulaştı. Koltuğunun gideceğini anlayan Bahçeli de, hükümete her konuda hukuki destek vereceğini (yani fiilen başkanlığa onay vereceği olarak algılanabilir) açıklıyordu, gerçi bu kararı ilerleyen günlerde değişecekti. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi oybirliğiyle kurultay yapılmasına onay veriyordu. (Burada oybirliği önemli çünkü birçok üyesi Erdoğan tarafından atanmıştır.) Bunun üzerine Devlet Bahçeli 10 Temmuz’u kongre tarihi olarak açıklamak zorunda kaldı. Ancak mahkeme kararıyla kayyum atanmış olan MHP’de karar verme süreci Bahçeli’de değil; çağrı heyetindeydi ve onlar 19 Haziran’ı kongre olarak gösteriyordu. Devlet Bahçeli bu kararı tanımayacağını açıklıyordu ama muhalefet 19 Haziran’ı kongre olarak kabul ediyordu. Büyük ihtimalle kongre 19 Haziran’da olacak.
MHP kongresi süreci o kadar karmaşık bir hal aldı ki, iyi bir senaristin elinde olsa Tyrant, Homeland gibi dizilerle başa çıkabilecek kadar iyi biri dizi ortaya çıkardı. Başrolde Devlet Bahçeli (gerçi o başrolde değil de ana muhalefet rolünde olmak isterdi ama ne yazık ki öyle bir rol yok.) Yardımcı rollerde Meral Akşener, Sinan Oğan, Ümit Özdağ, Koray Aydın ve tabii ki de Saray… Oyunlar, entrikalar, güç savaşları, komplo teorileri ve derin devlet hepsi bu dizide güzel olmaz mıydı? Belki altın küre bile gelirdi.
MHP’de yaşanan taht oyunları Saray rejiminin sıkışmışlığını ve burjuvazinin alternatif arayışlarını göstermesi açısından oldukça önemli. Bir yandan Erdoğan ve AKP hükümeti, yargı ve medya üzerinden yapılan operasyonlar başta olmak üzere, her türlü yöntem ve manipülasyonla MHP’nin kongre sürecine müdahale ederek, Bahçeli’nin o çok ihtiyaç duydukları “muhalefetini” devam etmesini sağlamaya çalışıyorlar. Diğer yandan, çeşitli eleştiri ve kaygılarına rağmen her sıkıştığı durumda Erdoğan iktidarına omuz veren burjuvazi, MHP yönetiminin yenilenmesiyle Erdoğan ve AKP’de tekelleşen siyasi gücü sınırlandırmak istiyor. Öte yandan, burjuva medya tarafından parlatılmakta olan Meral Akşener’in Kürt düşmanlığında Erdoğan’dan daha kararlı olmak dışında herhangi bir politika geliştirmediği emekçilerin dikkatinden kaçmamalı. Saray rejiminin geriletilmesi ve yıkılması ancak ve ancak işçi sınıfının, gençliğin ve Kürt halkının bağımsız mücadelesi, seferberliği ve siyasi örgütlenmesi sonucu gerçekleşebilir.
Yorumlar kapalıdır.