ITUC 2016 Raporu: Küresel sermayenin yeni sömürü metotları

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) 2016 yılının ilk yarısında iki önemli rapor yayınladı. Bunlardan ilki olan Küresel İşçi Hakları İndeksi, 141 ülkede işçilerin yaşam koşullarını inceleyerek ülkelerin işçi hakları karnesini çıkarıyor. İndeks, Belarus, Çin, Kolombiya, Kamboçya, Guatemala, Hindistan, İran, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde protestoların bastırılma biçimleri, toplu sözleşme haklarının gasp edilmesi, iş kazaları ve işçi ölümleri gibi veriler üzerinden sömürünün boyutlarını ortaya koyuyor. İndekste Türkiye’ye özel bir atıf var, zira Türkiye “işçiler için en kötü 10 ülke” listesine adını yazdırmış vaziyette. Raporda, Türkiye’deki hak ihlallerini aktarıldığı bölümde, KESK üyelerinin sendikal faaliyetlerde bulundukları gerekçesiyle yargılandığı, 284’ünün görev yerinin değiştirildiği, 403’ünün de görev yeri değişikliğine zorlandığı, 102’sinin gözaltına alınıp tutuklandığı vurgulanıyor. Bursa’daki Renault fabrikasında zam talep ettikleri için işten atılan işçilerin direnişi, sendikaya üye oldukları gerekçesiyle işten atılan Hugo Boss ve SF Deri işçilerinin mücadelesine de raporda yer veriliyor.

Yayınlanan ikinci raporda ise küresel sermayenin işgücünü daha da ucuzlatma, işçiye daha da az ödeme saikiyle geliştirdiği yeni metotlar aktarılıyor. Raporda Apple, Samsung, Mc Donalds, Nestle, H&M gibi şirketlerin kârlarını artırmak için girdiği dolambaçlı yollara ve neoliberal hükümetin bu şirketlere sağladığı yasal paravanlara yer veriliyor. Bunlardan en dikkat çekici ve vahim noktaları aşağıda aktarıyoruz:

  • Dünyanın en zengin yüzde biri tüm zenginliğin yüzde 99’una sahip. Dünya çapında küresel ticaret parmakla sayılabilecek kadar az sayıda şirket tarafından yönetiliyor. Ancak işçilerin yalnızca %6’sı bu şirketler tarafından istihdam ediliyor. Bu demek oluyor ki %94’ü taşeron şirketlerce, kim için üretim yapıldığından dahi habersiz şekilde istihdam ediliyor. Peki, bu nasıl mümkün oluyor? Samsung, McDonalds ve Nestle’nin de içinde bulunduğu 50 çokuluslu şirket, yasal olarak kendisiyle doğrudan bir bağı olmayan tedarik zincirleri biçiminde organize ettiği iş modeliyle çalışıyor. En ucuz işgücünün olduğu ülkelere yatırım yapıyor, tedarik ağında onlarca illegal yavru şirket üzerinden ürünü pazara sunuyor. Hem üretim hem dağıtım zincirinde onlarca şirket sürece dahil oluyor. Bu şekilde 50 şirketin küresel tedarik zincirlerinde 116 milyon işçiden oluşan ‘gizli işgücü’ istihdam ediliyor. Bu sırada 50 dev şirket, illegal yavru şirketlerin ne vergisinden ne de bu ülkelerde asgari ücrete çalışan işçilerin yaşam koşullarından sorumlu oluyor. Düşük ücretlere dayanan kârlarını merkezden yönetirken, üretimini yaptığı yerlerde asgari geçim ücretine ya da güvenli ve güvenceli çalışmaya karşı çıkıyor ve kayıt dışı çalışmayı, hatta kölelik ilişkisini görmezden geliyor. Bu 50 şirketin tedarik zincirini kurduğu ülkelerin yüzde 70’inde grev hakkı bulunmuyor ve yüzde 60’ında da toplu iş sözleşmesi tanınmıyor.
  • Şirketler bu metotla işçi ücretlerini o kadar azaltabiliyorlar ki, raporda bu durum bir tişört örneğiyle anlatılıyor. Şöyle ki, 29 avroya üretilen bir tişörtün Bangladeş’te üretilmesi için hammaddesine 3.40 avro harcanırken, Bangladeş’teki şirketin kârı 1,15 avro, tişörtün pazara sunulması için lojistik hizmetlerine 2,19 avro harcanıyor. Satış işlemleri, tişörtün satıldığı mağaza kiraları her şey çıkarıldığında 17 avrosu şirket patronun cebine girerken, geri kalan 12 avronun içinden şirketlerin kâr payları ve üretim maliyetleri çıkarıldığında sadece 0,18 avro işçi ücreti olarak ödeniyor.

Rapor açıkça ortaya koyuyor ki, aslında 25 şirketin 387 milyar dolar tutarındaki nakit kârıyla bu şirketlerin toplam 71,3 milyon gizlenmiş işgücüne yılda 5.000 dolardan fazla ücret artışı sağlayabilirdi. Dahası Amazon, Walmant ve Walt Disney’in de içinde olduğu ABD’deki 24 şirketin toplam serveti Kanada’yı satın alabilir durumda. Foxconn, Samsung ve Woolworths’un da içinde bulunduğu Asya’daki dokuz şirketin toplam 705 milyar dolar tutarındaki geliri, Birleşik Arap Emirlikleri’nin gelirine eşdeğer. Ayrıca rapora göre, sadece Apple bile sınır ötesi varlıklarına uygulanan federal gelir vergisinde 57 milyar dolar civarında vergi kaçırıyor. Hükümetler dünya çapında uygulanan vergi kaçırmanın bir aracı olarak offshore sisteminin farkındalar ve vergileri servetten değil, tüketim maddelerinden tahsil ediyorlar. Bu da işçilerin daha da yoksullaşması demek.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu raporunu kapitalist açgözlülüğün sona erdirilmesi çağrısıyla bitiriyor olsa da, bu sömürü ağı bir avuç ceo’nun insafına bırakılamayacak kadar vahim. Kapitalizm her geçen gün organize bir suç ve sömürü şebekesi olarak palazlanıyor ve kapitalizmin ilgasından söz etmeksizin bu sömürü zincirini kırmak mümkün olmayacaktır.

Yorumlar kapalıdır.