Bir, iki, daha fazla Termokar!

Termokar işçileri diyor ki: “Sizlerin aracılığıyla tüm işçi dostlarına seslenmek istiyoruz: Yanımızda olun, bizleri destekleyin. Zira bu direniş sadece Termokar işçilerinin direnişi değildir. Kölelik koşullarında çalışan Manisa işçilerinin, ülkedeki tüm işçilerin ve hatta tüm dünya işçilerinin mücadelesidir.”

Bu dört cümle, kapitalizm denen insanlık düşmanı sisteme karşı mücadelenin gerçek özüne işaret ediyor. Termokar işçileri olağanüstü bir sınıf kavrayışıyla, “Mücadelemiz Manisa işçilerinin, ülkedeki tüm işçilerin ve hatta tüm dünya işçilerinin mücadelesidir” diyerek, 170 yıllık bir slogana yeniden hayat vererek, tüm sınıf kardeşlerine şöyle demiş oluyorlar: Bütün dünyanın işçileri birleşiniz!

Termokar işçileri öğreniyor ve öğretiyorlar. Yıllar boyunca verdikleri emeğin karşılığında patron en başarılı ihracat şirketi ödülü alırken, paylarına düşenin iki dilim baklava olduğunu görüyorlar! On dört yıldır kârları her yıl artan patronun verdiği açlık sınırının altındaki asgari ücrete, prim niyetine ara sıra verdiği üç beş kuruşluk sadakalara “dur” diyorlar! İşçiyle patronun, ezilenle ezenin, fakirle zenginin, sömürülenle sömürenin, açla tokun aynı gemide olmadığını teşhir ediyorlar.

Termokar işçileri farkında! Ne boyun eğip rıza göstermek ne de kızıp, “yeter” deyip çekip gitmek çare. Kalmak, örgütlenmek ve mücadele etmek gerekiyor. Çünkü dünyanın bütün patronları birbirine benzer. En düşük ücreti verirler. Uzun saatler, ağır koşullarda çalıştırırlar. Hep en fazlasını isteyip en azını vermek isterler. Hasta, hamile işçinin gözünün yaşına bakmazlar. Hakkını isteyen işçiyi ahlak ve iyi niyet kurallarına uymadı diyerek işten atarlar.

Sonuç? Zulüm varsa mücadele de var! Sömürü varsa dayanışma da var! Patron varsa sendika da var! Sermaye varsa emek de var! Onların kapitalist düzeni varsa işçilerin de birlik ve kararlılığı var! Termokar işçilerinin verdiği sendikalaşma mücadelesinin özeti budur! Mücadeleleri birleştirdiğimiz gün hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

Yorumlar kapalıdır.