Belediye nerede?
Belediye, Türkiye ve İstanbul konusuna söylenmiş en güzel sözler Mazhar Fuat Özkan’ın “Belediye Nerede?” adlı şarkısında olabilir. Dinlemenizi şiddetle tavsiye ettiğim bu şarkının yazılıp bestelendiği 1992 yılı Nurettin Sözen’in SHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu yıldır. İstanbul sık sık susuz kalmakta, “çöp dağları” oluşmaktadır. İSKİ genel başkanının ihaleleri paravan şirketlerine verdiğinin açığa çıktığı skandalın eli kulağındadır.
90’lı yıllarda belediyeler SHP ve benzer düzen partileri aracılığı ile yozlaşmış bir haldeydi. Bu durum kitleleri öylesine yıldırmıştı ki, Erdoğan önce İBB Başkanı oldu sonrasında da AKP’yi iktidara taşıyan süreç gelişti. Kimi son derecede basit belediye hizmetinin sağlanması bundan mahrum kitleler için büyük bir değişiklik anlamına geldi.
Ancak AKP’li belediyeler bu hizmetleri halk için değil, doğrudan doğruya kâr için yapıyor ve öyle yapmaya devam ettikçe de hayatımız daha da zorlaşıyor.
AKP döneminde kamu ihale kanunu o kadar çok değişti ki, bu ihaleleri alacak şirketler zaten her seferinde adrese teslimdi. Arkadan bir paravan kurmaya gerek kalmadı.
Belediyelerde o kadar çok özelleştirme yapıldı ki, belediye çalışanlarının (taşeronun) durumu fecaat bir hal aldı.
Üç beş kırıntıyı saymazsak belediyecilik zengin için, yalnızca para getirecek hizmetlerin yapılması hedefiyle sürdürüldü. Böylece işçilerden alınan vergiler arttı, ulaşım, su, elektrik pahalılaştı. Belediyelere ait olan gıda, giyecek vb. satışı yapan kurumlar özelleşti veya süpermarketlerin önü kapanmasın diye kapatıldı. İnşaat firmaları para kazansın diye boğaza lüzumsuz dolgular yapıldı, tarihi camilerin temeli çatlatıldı, yollara her yıl taş döşendi, kanalizasyon sistemleri onlarca kez sökülüp takıldı ve buna rağmen İstanbul’da tarihinin görmediği sel vakaları yaşandı. Şehir para için yeşilden arındırıldı, betonlaştı. İstanbul kirlendi, trafiği arttı.
Sırf arazi değeri yükselsin diye su kaynakları kirletiliyor, orman arazileri imara açılıyor. AKP yönetimi meyvesini veriyor; İstanbul’da hayat daha da pahalılaşıyor ve zorlaşıyor.
Bugün kriz ve enflasyon karşısında yeni bir belediyeciliğe ihtiyacımız var.
Belediye hizmetlerinin tamamının kamulaşması, taşeronun kadroya alınması, belediyenin şirketlerin değil halkın ihtiyaçları için çalışması, belediyenin kontrolündeki sağlıklı ve kaliteli ürünlerin üretiminin artması ve yaygınlaştırılması, böylelikle işsizliğin azaltılması, ulaşımın/belediye hizmetlerinin planlanması ve her şeyden önce belediye yönetimlerinin denetlenmesi ve halk tarafından görevden alınabilmesi gerekir. İşte işçi tipi belediye budur.
Yerel seçimler yalnızca siyasetçileri değil, doğrudan doğruya bizi ilgilendirir. Zaman yerel seçimlerde bu perspektifin tohumlarını atmak, sendikalarımızla, üye olduğumuz kuruluşlarla bu çerçevede bir çözüm için seferber olmanın zamandır.
Yorumlar kapalıdır.