ABD: Tüm kaynaklar burjuvazi için
9 Mayıs itibariyle ABD’deki pozitif koronavirüs vakaları 1 milyon 274 bin 36, ölüm sayısı ise 77 bin 34’e ulaşmış durumda ve veriler henüz hiçbir azalma eğilimi göstermiyor. Ülkenin çeşitli bölgelerindeki şehir valilikleri hâlâ karantina emirleri çıkartıyor ve sayısız hastaneden hâlâ koruyucu ekipmana sahip olmadıkları haberleri geliyor olmasına rağmen, hükümet Mayıs ayı başında normalleşme sürecine girme kararında hiçbir esneklik göstermedi. Trump, 6 Mayıs günü Koronavirüsle Mücadele Komitesi’nin (Coronavirüs Task Force) bundan böyle virüsün ülke geneline yayılmasını engellemeye ve sosyal etkilerini en aza indirmeye değil, Amerikan ekonomisini yeniden açma görevine odaklanacağını açıkladı.
Ülkede Nisan ayının ortasından itibaren Cumhuriyetçi Parti yanlısı aşırı sağcı beyaz grupların Washington, Minnesota, Kentucky, Michigan gibi pek çok eyalette karantina ve virüse yönelik önlemler karşıtı protesto gösterileri gerçekleşti. Katılımcıların gözle görülür bir kısmının ağır silah taşıdığı bu protestolar, Trump ve kimi Cumhuriyetçi siyasilerden açık destek aldı. Koronavirüs nedeniyle oturumlarına bir süredir ara veren Senato ise önümüzdeki hafta toplanmaya hazırlanıyor. Salgınının federal karar mekanizmasının önemini ortaya çıkardığı bu dönemde Senato Yargı Komitesi’nin ilk gündem maddesi ise hepsi aşırı sağcı ve sosyal hizmet harcamalarını kısmayı taahhüt eden 27 yeni federal ve bölge savcısının süresiz göreve atanmaları olacak. Mart sonunda uygulamaya konulan ve Amerikan burjuvazisini ve çokuluslu şirketleri kurtarmaya adanan ekonomik önlem paketinin etkisiyle zaten Nisan ayında yükselişe geçen Amerikan borsaları ise, Nisan ortasında negatif fiyatlardan işlem gören Amerikan petrolünün bu tarihsel çöküşten zarar gören dev çıkarıcı, taşıyıcı ve teknolojik geliştirme firmalarının önlem paketi kapsamında Merkez Bankası kredileriyle kurtarılacaklarının açıklanmasıyla 8 Mayıs’ı 2008’den bu yana kaydedilen en yüksek seviyelerle kapattı.
Ülkedeki geniş çaplı sosyal ve ekonomik yıkım ise giderek derinleşiyor. Son üç haftada işsizlik fonuna başvuru sayısı katlanarak toplamda 33 milyonu geçerken, hükümet tüm kaynaklarını burjuvaziye adadığı yetmezmiş gibi şimdi de emeklilik fonunda kesintiye gitmeye ve kamu kaynaklarında bir dizi özelleştirmeye hazırlanıyor. Ülke aynı zamanda gıda sorunuyla da yüzleşiyor. Trump hükümetinin bu duruma getirdiği çözüm ise özellikle göçmen ve siyahi nüfusun güvencesiz koşullarda çalıştığı ve ülkede virüsün en çok yoğunlaştığı merkezler olarak bilinen kümes ve küçükbaş hayvan üretim ve paketleme tesislerinin üretime devam etmesi yönünde bir yürütme emri çıkarmak oldu. 19 eyalete yayılan yaklaşık 115 üretim tesisinde çalışan yaklaşık 6500’ün üzerinde işçinin koronavirüs testi pozitif çıktı ve 20’nin üzerinde işçi hayatını kaybetti. Bu, pandeminin ülke çapında giderek derinleşen ırksal bölünmeyi apaçık ortaya koyduğu örneklerden sadece biri. Pek çok eyalette siyahi, göçmen ve yerli halk nüfusunun toplam nüfusa oranı %30’u geçmezken toplam ölümlerin %70’inden fazlası bu nüfus grupları arasında yaşanıyor.
Bütün bu gelişmeler Trump hükümetinin krizin faturasını işçi ve emekçilere kesmek adına otoriterleşme eğilimleri gösterdiğini ve bu noktada aşırı sağcı beyaz nüfusu harekete geçirmekten de çekinmediğini gösterse de Amerika’nın koronavirüsle ve krizle mücadelesini salt bir Trump düşmanlığı üzerinden değil, kapitalizmin çıkarları çerçevesinde değerlendirmek gerekiyor. Zira Demokrat Parti Kongre üyelerinin çoğu kapitalizmin önceliklerini korumak noktasında Trump ve kararlarıyla ortaklaşıyor. Pek çok Demokrat Partili Kongre üyesinin ekonomik önlem paketi kapsamında kurtarılması hedeflenen şirketlerde halihazırda hisseleri olduğu ve son dönemde borsada bu şirketler üzerinde işlem yaparak krizi fırsata çevirmeye çalıştıkları biliniyor.
Ülke seçimlere giderken olağandışı oportünizm ve baskıcı yasama/yürütme kararlarıyla bilinen ve haklarında yaklaşık bir düzine cinsel istismar suçlaması bulunan iki başkan adayı ve partilerinin aralarında yaşanan tek gerçek görünür anlaşmazlık ise virüsün bir Çin laboratuvarından çıkıp çıkmadığı konusu olmaya devam ediyor.
Yorumlar kapalıdır.